Bugün, 2 Mayıs 2024 Perşembe

TERME, MEHMET AKİF ERSOY'U ANMADA TÜRKİYE'YE ÖRNEK OLDU

TERME, MEHMET AKİF ERSOY

İstiklal Marşı Şairimiz Üstat Mehmet Akif Ersoy'u anma haftası dolayısıyla İlçemiz Milli Eğitim Müdürlüğünün Lise Müdürleri ve öğretmenleriyle gerçekleştirdiği bir dizi programla yâd edilişi Türkiye'ye örnek oldu.

    İstiklal Marşı Şairimiz Üstat Mehmet Akif Ersoy'u anma haftası dolayısıyla İlçemiz Milli Eğitim Müdürlüğünün Lise Müdürleri ve öğretmenleriyle gerçekleştirdiği bir dizi programla yâd edilişi Türkiye'ye örnek oldu.
     21-27 Aralık tarihlerinin; 'Mehmet Akif Ersoy Haftası' olarak kabulünün ilk yılında İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Termeli Yazar Baha Rahmi Özen'i ilçemizin 9 lisesinde İstiklal Marşının yazılış sürecini iki hafta süreyle okul salonlarında anlatmasıyla ülke geneline örnek oldu.
    Yazar Özen, Liselerimizde sürdürdüğü bir dizi programlarla Terme'mizde adeta Mehmet Akif Ersoy rüzgârı estirdi. 
    Özen, ilk kez 23 Aralık 2019 günü öğleden önce 10.30'da Mehmet Akif Ersoy'un adını taşıyan liseye geldi. İlk söyleşini Kız Meslek Lisesinin salonunda gerçekleştiren Özen, salonu tıklım tıklım dolduran öğrencilere duygusal anlar yaşattı. Söyleşiden sonra kendine eşlik eden arkadaşları ve Üniversitedeyken Hocası Doç. Dr. Mustafa Kırcı ve ülkemizin önde gelen Saz Şairlerinden Ozan Obalı ile birlikte, Mehmet Akif Ersoy Lisesi Müdürü Uğur Uyar Beyin davetine katıldı. 
    Özen ve beraberindeki heyet, Üstat Mehmet Akif Ersoy'un adına yakışır şekilde M. Akif Ersoy Lisesinde ağarladı. Okul Müdürü Uğur Uyar, Yazar Baha Rahmi Özen ve konuklarına öğle yemeyi olarak Termemizin nefis pidesini ikram etti. 
    Mehmet Akif Ersoy Anadolu Lisesi Edebiyat Öğretmenlerinden Şair-Yazar Ahmet Sezgin'in de Hocası olan Doç. Dr. Mustafa Kırcı ve Halk Şairi Ozan Obalı adıyla bilinen Mustafa Bilir, mezkûr lisenin bütün birimlerini gezdi, sınıflara girerek Halk şiirinden örnekler verdiler. 
    Ozan Obalı sazıyla kendi beste ve güftelerinden örnekler sunarak, Doç. Dr. Mustafa Kırcı ise öğüt vererek öğrencilere nefis bir gün yaşattılar.
    Baha Rahmi Özen, Çanakkale'de her türlü üstün savaş aletleriyle kum gibi kaynayan bir güruha karşı milletimizin tek başına imanıyla karşı koyduğunu ve onca umutlarla gelen düşmanın Boğaz'ın mavi sularına gömüldüğünü duygulu cümlelerle ifade ederek sözlerine başladı. 
    'Atalarımız, Çanakkale'de karşısına dikilen bir dünya devleriyle ile savaştı ve masal kahramanları gibi mekanik zırhlara bürünüp sınırlarımıza gelen devlere müthiş bir tokat attı.' dedi. O devinlerin daha önce Anadolu'ya on üç büyük haçlı seferi düzenlediğini ifade eden Özen, bu son gelişinde yanına bütün dünya devlerini de toplayarak güç toplamak istemişti. Tek emelleri Anadolu üstünden bayrağımızı, ezanımızı ve bizi ezerek Kudüs'e geçmekti.
'O devler, yanına aldığı öteki devlerle birlikte salyalı ağılarını açtılar tek dişileriyle milletimizi yutmak istediler. Analarımız, bacılarımız, ak saçlı ninelerimiz, beli bükük dedelerimiz, bu devi ve öteki devleri serhat boylarında görünce; 'Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini, yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?' haykırdı, ülkede neler oldu, neler oldu.' dedi.
    Adana'dan Ökkeş, Maraş'dan Sütçü İmam, Antep'ten Şahin; anaların çığlığını duyunca; 'Vatanın bağrına düşman varsın dayasın hançerini/ Elbette bulunur kurtaracak bahtı kara maderini!' diye haykırdı. O heyecanla Sütçü İmam; 'Aziz Müslümanlar! Bugün buraya Cuma namazı kılmaya geldik ama bugün Cuma günü değildir. Bugün analarımızın, bacılarımızın, gelinlerimizin, genç kızlarımızın namus günüdür. Namusu tehlikeye düşen bir millete Cuma'dan önce namusunu kurtarmak farzdır! Yürüyün düşman üstüne!' dedi. 
    Antepli Şahin, Antep'ten haykırdı; 'Hey hey! Yine de hey hey! Delişmen çağım, kaytan bıyıklarım/ Düşman kurşunlarına inat köprübaşlarında türküler çağıracağım… Antepliyim, Şahin'em ağam! / Mavzer omzumda yük, ben yumruklarımla dövüşeceğim, yumruklarım memleket kadar büyük!' diyerek dinleyicilerine o günleri yaşattı.
    Atalarımızın Çanakkale'de karşılaştığı devin daha önce ülkemiz üzerine 13 büyük Haçlı Seferi düzenlediğini ama her seferinde atalarımızın tokadıyla derslerini alarak geldikleri gibi döndüklerini anlatan Özen, tek amaçlarının Anadolu insanını ezerek Kudüs'e ulaşmak olduğunu söyledi.
    Konuşmasını, Çanakkale'den beş yıl sonra yediği tokattan ders almayan İngilizlerin, İtalyanların, Fransız ve Yunanlıların yine ülkemize saldırdığını anlatan Rahmi Özen, o günlerde Mehmet Akif Ersoy'un insanları cihada davet etmek için İstanbul'da yaşarken Mustafa Kemal'in çağrısıyla Ankara'ya geldiğini; bir gün Konya'ya, bir gün Balıkesir'e, bir gün Eskişehir ve Kastamonu'ya koşup camilerde, meydanlarda, kahvelerden halkımızı cihada davet ettiğini, Taceddin Dergâhında İstiklal Marşımızı yazmadan ence Bursa'nın düşmesiyle Bülbül şiirini yazdığını anlattı.
Camilerde, meydanlarda, kahvehanelerde halkı cihada çağıran Akif'in ilk önce ödül koyulduğu için İstiklal Marşı yazım müsabakasına katılmadığını ve müsabakaya 724 şiirin katıldığını ve içlerinden seçilen altı şiirin hiç birinin mısralarında ve sözcüklerinde İstiklal Marşı olacak nitelikte kan, yürek ve can olmadığını anlatan yazar, 'Hâlbuki İstiklal Marşı olacak şiirde kan olmalıydı, yürek olmalıydı, can olmalıydı.' dedi.  
    Milli Savunma Bakanı Mareşal Fevzi Çakmak, Genel Kurmay Başkanı İsmet İnenö, Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver, Samsun Milletvekili Süleyman Boşnak ve Burdur Milletveki Hasan Basri Çantay'ın ısrar ve ikna etmeyi başarması üzerine ve ödülün kaldırılmasıyla İstiklal Marşını yazmak için Taceddin Dergahına kapandığını söyledi.
    Çarşamba'da Ali Fuat Başgil, Çarşamba Kız İmam-Hatip Lisesi, Yeşilırmak Anadolu Lilesi, Yıldıray Çınar Ticaret Meslek Lisesi, Çarşamba Fen lilesi, 75. Yıl Mesleki Teknik Anadolu Lisesi, Tekkeköy Halk Kütüphanısı, Salıpazarı Çok proğramlı Lisesi ve İmam-Hatip Liselerinde konuşan yazar, Ladık Fen Lisesi, Ladik Anadolu Lisesi ve Ladik Sağlık Meslek liselerinde 24 oturumda Akif'i ve İstiklal Marşını yazım sürecinde ülkemizin geçirdiği sancıları anlatarak Akif Haftasında gençlerimizi mil, tarihi, kültürel ve ulvi değerlerimiz üstüne şuurlandırmıştır. Hbr: Berkan KARAPIÇAK