Bugün, 24 Nisan 2024 Çarşamba

Ahmet SEZGİN


AĞLAYABİLSEYDİK


Yaratılmışların en şereflisi olma liyakatini ?akıl ve gönül? varlığına borçlu olan insanoğlunun çok önemli olay ve durumlar karşısında hissettiği duygular vardır: Acı, sevinç, hüzün, sevgi, nefret, merhamet, çaresizlik, pişmanlık, yalnızlık? Bu duyguları derunî âleminde yaşayan insan, tepkilerini bazen gülerek bazen de ağlayarak gösterir.

Ağlamak, insanın en tabiî duygu tezahürlerinden biridir. Eğer insan, yürek yoksulluğu içinde, buz çölünde yol almıyorsa!

Hayatın anlamını ?eğlenmek ve gülmek? üzerine oturtmuş, alınteri ve gözyaşı üzerinden kendilerine servet ve şöhret edinmiş duygu yoksulu varlıklıların ve zalimlerin, lügatlerinden kovdukları, yaşamadıkları, anlayamadıkları bir şeydir ağlamak. Üstad Necip Fazıl, ?Reis Bey? isimli tiyatro eserinde haksız yere idama mahkûm edilmiş bir gencin ağzından şöyle diyor: ?Reis Bey, siz ağlayamazsınız! Ağlayabilseydiniz, anlayabilirdiniz!?

Gerçekten ağlayamayan duygu fakiri insancıklar, bizleri ve anamızı ağlatan şuursuzlardır.

?Gözyaşı medeniyeti?ne sahip bir millet iken, bugün ?Kadınlar ağlar, erkekler ağlamaz.? anlayışı hâkim olmuş. Ağlamak, yalnızca zayıflığın, acziyetin, korkaklığın, romantizmin bir simgesi olmuş. Hâlbuki ağlamak, gönül sahibi insanın en erdemli, en ulvî, en saf duygularının tecellisidir. Önemli olan, gözün değil, kalbin ağlamasıdır. İnsan saf bir kalp taşıyorsa, insanlık hasretlerinden yoksun değilse ağlar. Yaşlarını gözüne değil; özüne, yüreğine akıtarak ağlar. Erkekler de ağlar, kahramanlar da ağlar, peygamberler de ağlar, çocuklar da ağlar.

Sanatçılar da ağlar. Onların eserleri, sessiz çığlıklar içinde akan kalp gözünün yaşlarıdır.

İstiklal Marşı şairimiz M.Akif: ?Aczimin giryesidir (gözyaşı) bence bütün âsârım!/ Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem;/ Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım!? diyor.

Sevgili Peygamberimiz:? Benim bildiklerimi bilseydiniz, az güler, çok ağlardınız.? buyuruyor. Biz, hakikat ve gözyaşı medeniyetinden uzaklaştığımız için ağlayamıyoruz. Ağlayamadığımız için anlayamıyoruz.

Büyük velilerden İmam-ı Rabbani Hazretleri : ?Ya Rabbi! Gözyaşımı kurutma!? diye Allah´a yalvarıyor. Gözyaşı, rahmet bulutlarından yağan yağmur gibi yürek coğrafyamıza sevgi, merhamet ve bereket getirecektir çünkü. İçimizdeki yoksulluktan kurtulup arınmak için gözyaşına ihtiyacımız var.

Cehaletimize, yüreksizliğimize, rahmetten kopuşumuza, emanete hıyanet edişimize, merhametsizliğimize, zillete düşüşümüze, vefasızlığımıza, maskeli yüzlerimize, perişanlığımıza, ayrılığımıza, kahkahalarımıza ağlayabilmeyi becerebilirsek işte o zaman gerçek insan olup kurtulabileceğiz.

Yazımızı Şair-Yazar-Mütefekkir Necip Fazıl´ın duasıyla bitirelim:

?Ağlayın su yükselsin! Belki kurtulur gemi./ Anne, seccaden gelsin;/ Bize dua et, emi!?