Bugün, 28 Mart 2024 Perşembe

Ahmet SEZGİN


BİR GÜZEL ADAM: MUHSİN YAZICIOĞLU


Tür­ki­ye sev­da­lı­sı, ide­alist si­ya­set­çi ve fikir adamı Muh­sin Ya­zı­cı­oğ­lu´nun, he­li­kop­te­rin dü­şü­rül­me­si so­nu­cu beş vatan ev­la­dıy­la bir­lik­te Hakk´ın rah­me­ti­ne ka­vuş­ma­sın­dan bu yana tam 7 yıl geç­miş.


Muh­sin Baş­kan; Kah­ra­man­ma­raş´ın Keş Dağı´nda Kan­lı­çu­kur mev­ki­in­de 25 Mart 2009´da ulus­la­ra­ra­sı em­per­ya­list güç­ler­le on­la­rın ?zın­dı­ka ko­mi­te­le­ri? ta­ra­fın­dan ?kal­leş? bir su­ikas­te kur­ban git­miş­ti. Muh­sin Ya­zı­cı­oğ­lu gibi önem­li bir si­ya­set­çi ve davâ ada­mı­nın se­çim­le­re üç gün kala vefat et­me­si, he­li­kop­te­rin sin­ya­li­zas­yon sis­te­mi­nin ça­lış­ma­ma­sı, en­ka­za iki gün sonra köy­lü­ler ta­ra­fın­dan ula­şıl­ma­sı, ola­yın ay­dın­la­tı­la­ma­mış ol­ma­sı çok mâ­ni­dar­dır.


Muh­sin Ya­zı­cı­oğ­lu, ?hilâl (Allah, İslâm)? ile ?gül (Mu­ham­med)?e âşık bir Müs­lü­man­dı. Onun kut­sal dâ­va­sı (mef­kû­re­si, ül­kü­sü) vardı. Türk- İslâm bir­li­ği­ne bağlı ?ni­zam-ı âlem ül­kü­sü? için mü­ca­de­le eden bir al­pe­ren idi. Bunun için ?büyük bir­lik? di­yor­du.


O, Tür­ki­ye sev­da­lı­sıy­dı. ?Mâsum Ana­do­lu´nun sâf ço­cu­ğu? idi. Bu mil­le­tin yiğit de­li­kan­lı­sıy­dı. Yerli ve millî idi. Vatan, mil­let, bay­rak âşığı idi. O, İslâm ah­lâ­kı­na sahip fa­zi­let­li bir gönül ada­mıy­dı. Mer­ha­met­li, yar­dım­se­ver, hoş­gö­rü­lü, al­çak­gö­nül­lü, ada­let­li, ve­fa­lı, dü­rüst bir Müs­lü­man idi.


Muh­sin Ya­zı­cı­oğ­lu; il­ke­li, cesur, mert, dik du­ruş­lu, temiz bir si­ya­set adamı idi. Mem­le­ke­ti­mi­zin yakın ta­ri­hin­de en kri­tik za­man­lar­da ?asil ve dik du­ru­şu?nu hiç boz­ma­dı. ?Nam­lu­su­nu mil­le­te çe­vir­miş tanka selam dur­mam." dedi. Kanlı darbe se­nar­yo­la­rı­nı bozdu. Baş­ba­kan yar­dım­cı­lı­ğı, ba­kan­lık gibi ken­di­si­ne tek­lif edi­len dünya ma­kam­la­rı­nı eli­nin tersi ile itti. ?Allah, bize niye ik­ti­dar ol­ma­dın, diye sor­ma­ya­cak.? dedi. İde­al­le­rin­den taviz ver­me­di; eğil­me­di, bü­kül­me­di. Gö­nül­ler­de taht kurdu ama büyük ser­ma­ye­si ve med­ya­sı ol­ma­dı­ğı için yal­nız bı­ra­kıl­dı. Se­vil­di ama si­ya­set­te kıy­me­ti bi­lin­me­di.


Muh­sin Ya­zı­cı­oğ­lu, büyük bir çi­le­keş idi. Beş buçuk yılı hüc­re­de olmak üzere yedi buçuk yıl ?mah­pus dam­la­rı?nda Mamak Ce­za­evi´nde hak­sız ve suç­suz yere çile ve iş­ken­ce gördü. Sonra be­ra­at etti. Ce­za­evi, onun için ?Med­re­se-i Yu­su­fi­ye? oldu. Orada okudu, dü­şün­dü, yazdı, sor­gu­la­dı, daha da ol­gun­laş­tı. Va­ta­na, mil­le­te, dev­le­te, dâ­vâ­sı­na küs­me­di. ?Hak bel­le­di­ği yolda? yıl­ma­dan mü­ca­de­le­si­ne hukuk için­de devam etti.


Muh­sin Baş­kan; Ahmed Ye­se­vî´den, Yunus Emre´den, Al­pars­lan´dan, Fatih´ten, Akif´ten, Necip Fazıl´dan bir ses ve nefes idi ça­ğı­mız­da. Çok sev­di­ği Meh­met Akif´e komşu oldu.
Muh­sin Ya­zı­cı­oğ­lu´nun pek bi­lin­me­yen yön­le­rin­den biri de onun iyi bir şair ol­ma­sı­dır. Ha­pis­ha­ne yıl­la­rın­da yaz­dı­ğı ve daha sonra kendi sesi ile yo­rum­la­dı­ğı ?Üşü­yo­rum? isim­li şiiri, ne kadar içten, ne kadar do­ku­nak­lı ve ne kadar da an­lam­lı­dır. O, karlı dağ­la­ra düşen bir beyaz gül gibi orada üşü­yüp do­nar­ken, biz­le­rin yü­re­ği­ne ateş düş­müş­tü. Onun yıl­lar önce yaz­dı­ğı ?Üşü­yo­rum? şiiri, bu hâle ne kadar da uygun düş­müş­tü:


?Huzur dolu içim­de/ Ben son­suz­lu­ğu dü­şü­nü­yo­rum/ Ey son­suz­lu­ğun sa­hi­bi, sana ulaş­mak is­ti­yo­rum./ Durun ka­pan­ma­yın pen­ce­re­le­rim / Gü­ne­şi ka­pat­ma­yın / Beton çok soğuk, üşü­yo­rum.?


Ölür­ken karlı dağ­la­rın ba­şın­da iki gün nöbet tut­tu­ğu, kar me­lek­le­ri­nin şe­ha­de­ti­ne şahit ol­du­ğu Muh­sin Baş­kan´a Allah´tan rah­met; BBP ca­mi­ası­na, aile­si­ne, tüm se­ven­le­ri­ne sa­bır­lar niyaz edi­yo­rum.


Bütün faili meç­hul­le­rin çö­zü­lüp ka­til­le­ri­nin or­ta­ya çı­ka­rı­la­ca­ğı ve suç­lu­lar­dan hesap so­ru­la­ca­ğı büyük Tür­ki­ye özlem ve di­le­ğiy­le ru­hu­na Fa­ti­ha...


Not: Bu nek­ro­lo­ji ya­zı­sı, ?vefa, hak­şi­nas­lık ve ha­ki­kat? adına ya­zıl­mış­tır, ya­zı­nın si­ya­si mak­sa­dı yok­tur.