Bugün, 8 Mayıs 2024 Çarşamba

Hasan ÖZDEMİR


GÜN BİRLİK GÜNÜ


Sevgili okuyucularım, son haftalarda çok acılar yaşıyoruz, her taraftan şehit haberleri geliyor. Bu yüzden olaylara daha sakin ve akılcı bakmak her vatanseverin görevidir.

Hafızalarımızı güzelce yoklayalım. 1999-2002 yılları arasında PKK terörü neredeyse bitmişti, öncelikle bu gerçeği unutmayalım. Bazı emperyalist uzantılarının ısrarla kabul etmemizi istedikleri ?PKK terörünü silahla çözemeyiz, 30 yıldır da çözemedik? yalanı, 1999-2002 yılları unutturulmak için söyleniyor. 90´lı yılların ikinci yarısından itibaren teröre karşı uygulanan yaptırımlarla terörist başı Apo yakalanıp getirilmiş, kuzu gibi her istenileni yapacağını beyan eder hale gelmişti. 2002 yılına kadar da şehit sayımız parmakla gösterilebilecek bir sayıda ve daha çok Kuzey Irak´ta idi. Ne zamanki, emperyalizm tarafından bir ?proje? getirildi ondan sonra bölgemizde ABD´nin çıkarları doğrultusunda projeler uygulanmaya başlamıştır. Misal olarak BOP Projesi´ni verebiliriz. Ve gelinen noktada, 7 Haziran sonrası ayaklanma ile eşdeğer sayılabilecek bir PKK terörü, ülkemiz topraklarında yapılan mühimmat yığınakları, evlerden evlere geçiş delikleri, mayınlarla yapılan kalleşçe katliamlar, yüzlerce şehit. Maalesef tablo bu,


Bunlar yetmezmiş gibi Kürtçülüğü pompalayan emperyalistler, şimdide Türkçülüğü pompalamaya çalışıyorlar. Amaçları toplumun öfkesini kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmek.Bunun için ne yapıyorlar? Toplumumuzda et-tırnak gibi kaynaşmış olan Türk-Kürt ayrımını kaşıyarak çatıştırmak istiyorlar. PKK´lılar askerimize, polisimize saldırdıkça bizler de masum Kürt vatandaşlarımızın işyerlerini basıyor, yakıyor, masum Kürt vatandaşlarımızı dövmeye çalışıyoruz.

Doğu ve Güney-Doğu illerimizden gelen yolcu otobüslerine saldırıda bulunuyoruz. Onların istediği de bu zaten. Bunları yaparken de saldırganların MHP´yi ve Ülkücü camiayı çağrıştıran Bozkurt işareti yaptıklarını görüyoruz. Bunlar çok yanlış şeyler, ülkemiz benzer çatışmaları Kahraman Maraş´ta, Çorum´da, Sivas´ta yaşamış ve çok can kaybetmişti. Hatta 12 Eylül 1980 öncesi de sağ-sol çatışmasında aynı silahla her iki taraftan gençlerimizi kaybetmiştik. Bunları unutmamalıyız. Bu tür emperyalist oyunlara gelmemeliyiz.


ABD emperyalist bir devlettir. Yavrusu İsrail de öyle. Çıkarı olduğunda her devleti, her kesimi destekleyebilir. Onlar için demokrasi değil, çıkarları önemlidir. Arap baharı diyerek, demokrasiyi getireceğiz diyerek en verimli enerji kaynaklarına sahip olmayı amaçlamaktadırlar. Kralları ve Arap şeyhlerini de sırf bu yüzden desteklemektedirler. 20.yüzyılda bu emperyalizme karşı tek savaş kazanan lider M. Kemal Atatürk´tür ve Atatürk diğer emperyalizm kıskacındaki mazlum milletlerin idolü olmuştur. Türkiye´deki anti-emperyalist ruhu ortadan kaldırmak için onun ölümünden sonra harekete geçmiş, çeşitli zamanlarda hamleler yaparak, yönetimlerimize müdahale ederek bağımsızlık ruhumuzun yıkılmasına, iç çatışmaların ortaya çıkmasına çalışmıştır. Bu gurup kaynaklarla beslenerek, piyonlaşmış hain kalemlerle desteklenerek büyütülmeye çalışılmış, uyduruk suçlamalarla Türk Silahlı Kuvvetleri´nin yetkin elemanları Silivri´ye tıkılarak ordumuzun da zayıflatılmasına yol açılmıştır. Sonuçta gelinen nokta işte bu gün yaşadıklarımızdır. Bunu artık hepimiz görmeliyiz, buna karşı durmalıyız. Bu duruşta Türk-Kürt olmak, sağcı-solcu olmak,

Sünni-Alevi olmak önemli değildir. Önemli olan bağımsız olmak ve emperyalizme kafa tutmaktır. Bunu beceremezsek, emperyalizm yukarıdaki değerlerimizi ayrıştırarak bizi iç savaşa sürükleyip, istediği bir yönetimle yöneterek çıkarlarını hayata geçirecektir. Bu nedenle çok uyanık olmalıyız. Öncelikle PKK ile Kürt Vatandaşlarımızı aynı kefeye koyma yanlışlığından uzaklaşmalıyız. Her Kürt PKK´lı olmadığı gibi her PKK´lı da Kürt değildir düşüncesiyle Kürt vatandaşlarımıza devletin sıcak eli uzanmalı, PKK´ya da devletin en güçlü yumruğu vurulmalıdır.


Gün birlik günüdür, ayrışma günü değil.