Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Ahmet SEZGİN


ÖĞRETMEN OLMAK


12 Eylül 1980´de askerî darbe yapıldığında ben, on dört yaşında delikanlılığa adımını yeni atmış, Terme İmam-Hatip Lisesi birinci sınıf öğrencisiydim. Biz, aslında ergenliğe ermeden memleket meselelerine akıl erdirmeye çalışan temiz ve idealist gençlerdik. Küçük yaşlarda olmamıza rağmen, darbenin zalim ve kahpe tarafını gördük biz.

Lise ve üniversite tahsilimiz boyunca darbenin gölgesinde fizikî olarak olmasa da ruhî ve zihnî yönden büyük baskılar gördük. Fişlenmek, takip edilmek, üst ve evlerimizin aranması suretiyle tedirgin ve taciz edilmek, düşünce yasaklarıyla baskı altına alınmak?

Biz, her türlü maddî imkânsızlığa, siyasi ve sosyal engellere, türlü çilelere rağmen şahsiyetli, inançlı, edepli, merhametli, adaletli, cesur, çalışkan, ülkesine, milletine, bayrağına, dinine, diline hasbî olarak hizmet etmeye sevdalı, idealist insan olarak yetişmeye kararlıydık. Aklımızı kiraya vermeden, bağnazlığa ve hiçbir fanatizme kurban gitmeden, hakikatin, ilim ve irfan ehlinin rehberliğinde, vahiyle inşa edilmiş aklın ve bilimin ışığında, okumaya, tefekkür edip sorgulamaya, kendimizi her yönden aydınlatıp dengeli ve olgun bir şahsiyet oluşturmaya kararlıydık. Çünkü bizim ulvî sevdalarımız vardı.


Biz, gönüller yapmaya, yürek fethiyle yürek devletini kurmaya gelmiştik. Yunus gibi yaratılanı sevecektik yaratandan ötürü. Yumuşak başlı olacaktık ama uysal koyun olmayacaktık asla. Onurlu ve dik duruşumuz olacaktı. Biz, haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan olmayacaktık. ?İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın.? diyen erenlerin yolunu rehber eylemiştik kendimize. Sağlam, ahlâklı, şuurlu insan, aile ve toplum oluşturmadan sağlam, güçlü, adil bir devlet oluşmayacağına inanıyorduk. Fatihleri, Kanunileri, Yunusları, Mimar Sinanları, Itrîleri, M.Akifleri, Necip Fazılları, Sezai Karakoçları yetiştiren Akşemseddin, Dede Korkut, Şeyh Edebali, Nurettin Topçu, Mahir İz, Ali Fuat Başgiller, Tevfik İleri gibi büyük hocalara, rehberlere, idealist öğretmenlere ihtiyaç vardı.


Ben de bu duygu ve düşüncelerle öğretmen olmaya, çileli ilim, irfan ve hizmet yolunda Kâbe´ye gitmek için yola çıkan karınca misali büyük Türkiye ve yeniden diriliş mücadelesine giriştim. Allah nasip ve yardım eyledi. Türk dili ve edebiyatı öğretmeni olarak ilim ve irfan ordusuna ?diriliş medeniyeti?nin bir nefer olarak katıldım.


Öğretmenlik mesleğinde çıraklık dönemimi Kozluk Ortaokulu, İstanbul´da Kartal Anadolu Lisesiyle Medine Tayfur Sökmen Lisesi´nde tamamlayıp memleketim olan Samsun/Terme Ortaokulu ile Terme Lisesi´nde kalfalık dönemi hizmetimi çok verimli, huzurlu, zevkli ve güzel bir şekilde icra eyledim. Terme Lisesi´nde tam da ustalık seviyesinde bir eğitimcilik vazifesi yapmaya gayret ediyordum ki 28 Şubat postmodern darbesinin baskılarına maruz kaldık maalesef.


Ben, sadece okulda, sınıfta, tahta başı öğretmenlik yapmadım; öğretmen olamaya çalıştım. Eğitimcilik kimliğimi, giyilen bir gömlek gibi; takılan bir rozet gibi taşımadım. Eğitimci vasfını bir yürekteki bir inanç ve sevda gibi, bir hayat tarzı ve öz kimliğim gibi taşımaya, öğrencilerimin her yer ve zamanda rehberi, yoldaşı, derttaşı, sırdaşı,dostu, arkadaşı, babası, ağabeyi olmaya gayret ettim.

12 yıl çeşitli dershanelerde öğretmen ve idareci olarak binlerce öğrencimizi hem sınavlara hem de ?Büyük Türkiye? ve ?Büyük Doğu? ülküsüne hazırlamaya gayret ettim.2010 yılından bu yana tekrar Millî Eğitim öğretmeni olarak (Terme

Endüstri Meslek Lisesi, Bülent Çavuşoğlu Anadolu lisesi, Terme Anadolu İmam-Hatip Lisesi ve M.Akif Ersoy Anadolu Lisesi´nde) hak, hakikat üzere aşk medeniyetine yolculuk eyleyecek, ?Büyük Türkiye?yi inşa edecek ?Asım´ın Nesli?ni yetiştirmeye devam ediyorum.İdealist öğrencilerimin ve sevgili oğlumun bu kutsal bayrağı buçlara dikeceğine inanıyorum.


30 yıldır öğretmen olma şerefini bana nasip eden Rabbime şükürler olsun.Gül yürekli öğrencilerime ve aynı idealleri yaşatanlara selam olsun.


?Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes/Ey kahbe rüzgar, artık ne yandan esersen es.? (Necip Fazıl)