Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

Ahmet SEZGİN


SEVGİLİ BABAMA HASRET


Sevgili babam, ben henüz 4 yaşındayken ailesi ve memleketinden ayrılıp yaban ellere -Hollanda´ya- çalışmaya gitmişti. Bizim daha rahat yaşamamız ve okuyup adam olmamız için babacığımın gurbet diyarına gittiğini biliyordum. Ama babamın gidişini hiç kabullenememiş; günlerce hatta aylarca ağlamıştım ardından.

Bağsaray köyünde yaşadığım çocukluk dönemimle Terme ve Samsun´da geçen ortaokul, lise ve üniversite hayatımda babama olan derin hasretim, ruhumu en çok sarsan duyguydu.

Telefonla haberleşme imkanlarının pek olmadığı 1970 ve 80´li yıllarda sevgili babama sürekli hasret dolu mektuplar yazardık. Babamın yıllık izne ne zaman geleceğini, gurbet hayatının ne zaman bitip tamamen kavuşacağımızı sorardık. Birkaç yıl içinde kesin dönüş yapacağını hayal ederdik hep.

Günlerce büyük bir özlem, umut ve heyecanla babamdan mektup beklerdik. Mektup adresimiz olduğu için Muharrem Ekmekçi amcanın dükkanına sık sık uğrardık. Daha sonraki yıllarda mektuplar evimize geldiğinde postacı yolu gözlerdik. Babamdan mektup geldiğinde büyük bir sevinç ve mutluluk yaşardık. Annem için de sesli olarak okurduk mektupları.

Özellikle çocukluk dönemlerimde babamdan gelen mektubu defalarca koklar, babamın kokusunu hissedip içime çekerdim. Canım babamın el yazısına bakar, onu hayal ederdim. Babam bazen mektubun arka sayfasına el ve parmaklarını çizerdi, ben de o eli tutup öperdim adeta. Her mektupta hem özlem giderirdim hem de aynı özlem yüreğimde daha da büyürdü. Sık sık fotoğraflarına bakarak hasret acısını gidermeye çalışırdım.

Babamın Hollanda´dan getirdiği ve çok sevdiği türkü kaset ve plaklarını dinlerdik. Neşet Ertaş, Yıldıray Çınar, Murat Çobanoğlu, Seyfettin Sucu, Yüksel Özkasap gibi türkü ustalarını onunla sevmiştik. Babam gurbette olduğu için annemin yanık sesiyle söylediği türküler, radyodan dinlediğimiz Neşet Ertaş, Nuri Sesigüzel, Ahmet Sezgin, Bedia Akartürk, Ümit Tokcan, Ali Ekber Çiçek türküleri bizleri çok hüzünlendirirdi. Özellikle de Ali Ercan´ın sesinden "Soğan ekmek yiyelim, dön gel Zeyneb´im" türküsü çaldığında annemin sessiz gözyaşlarına biz de eşlik ederdik. Annemin içli sesiyle söylediği "İnce Olur Derelerin Dumanı" isimli türkü, hepimizi çok dertlendirirdi.


Sevgili babamı her gün ve her gece düşünür, özlerdim ama en çok elektriksiz ve ıssız köyümüzde geceleri yanımızda olmasını, onun varlığından alacağımız cesaretle emniyet içinde uyumayı çok isterdim. Bir de en mutlu günlerimiz olan karne ve bayram günlerinde babama olan özlemim, içimi yakardı. Ayrıca babamın bir gün de olsa okulumuza ziyarete gelmesini, öğretmenlerimle tanışmasını çok hayal ederdim.


Babam izne geldiğinde onun bana öğrettiği ve istediği biçimde saç ve sakal tıraşını ben yapardım büyük bir zevkle. Böylece konuşmaya bile utandığım babacığıma daha çok yakın olur, onun bu esnada çok keyifli olduğunu görmekten de ayrı bir mutluluk duyardım.


Annesini daha beşikteyken kaybeden, çok çileler çeken babam, ömrünün son 30 yılını da ailesiyle çok mutlu bir şekilde geçirdi. Son 25 yılı birlikte yaşadığım, dertleştiğim, şakalaştığım, tıraşını yaptığım sevgili babam, Öğretmenler Günü´nde -24 Kasım 2017´de- bu fani dünyaya veda etti.


7 yıl felçli yaşamasına ve son 4-5 ayda da bizimle konuşamamasına rağmen, babacığımın vefatı bizi çok etkiledi. ?Öğretmenler Günü?, benim için artık hüzün günü oldu! Allah, babama rahmet eylesin; bizleri cennetinde kavuştursun.