Bugün, 24 Nisan 2024 Çarşamba

Ahmet SEZGİN


TERZİ EMİNE HALAM


Çok sevdiğimiz aile büyüğümüz, annemin hayattaki tek teyzesi, bizim çok sevgili ve kıymetli Terzi Emine Öztürk halamız, 94 yaşında Hakk´ın rahmetine kavuştu. Sevgili ?Terzi Hala?mızı (eskiden teyzeye hala denirmiş) çok sayıda akraba, eş, dost, komşu ve dindaşımızın güzel şehadetleriyle Bağsaray Köyü aile kabristanlığında 12 Temmuz´da ahirete yolcu ettik.

Çok değerli ve sevgili Terzi Halam, çok hoşsohbet, nüktedan biriydi. O; ezbere okuduğu yüzlerce maniyle, deyişle, ilahiyle, ağıtla, anlattığı dînî menkıbelerle bazen çağdaş bir ozan (âşık) idi. Her hâle, her olaya mütenasip bir mani, deyiş, deyim ve atasözü söyleyebilen çok önemli bir folklorik kişilikti o. Edebiyatçı, şair-yazar kişiliğim üzerinde çok önemli etkileri vardı onun. Onu yıllarca büyük bir dikkat, heyecan ve zevkle dinledim, onun anlattıklarını yer yer not aldım. O da yakın tarihi, yaşadığı çok ibretlik, hüzünlü olayları, menkıbeleri bana anlatmaktan, bildiği manileri, deyişleri okumaktan büyük zevk alırdı. Merhum Emine Öztürk halamın

Terme´yle ilgili bir manisiyle ilk eşinden duyduğu bir ağıtı Termeli Yazarlar ve Şairler Ansiklopedisi´nde de yayınlamıştım.

En son bu Ramazan Bayramı´nın ilk günü akşamı görüşüp kucaklaşmış, muhabbet etmiştik. Bizi görür görmez "Nerde kaldınız, gözüm yollarda kaldı." dedi ve bizi bir güzel maniyle karşıladı. Küçük oğluma o akşam halamın manilerini videoya çekmesini söyledim. Furkan oğlum da halamı son görüşmemizde kısa bir zaman da olsa çekti.

Emine halamla birbirimizi çok severdik. Hemen her hafta annemlerin yanına muhabbete gelirdi. Beni de edebiyat sohbeti için aşağıya çağırırdı. Yakın bir zamanda "Hala, ben şairim, biliyor musun? Ben de sana bir gün şiir okuyacağım." dedim. Dursiye halamla birlikte çok şaşırdı, sevindi, şiir okumamı istedi. Ama nasip olmadı. Sevgili halamı, bir gün okulda öğrencilerimle buluşturarak, onun geleneksel ve zengin şifahi kültüründen (sözlü halk edebiyatından) faydalandırmayı çok istiyordum ama nasip olmadı.

Rahmetli Emine halamız; güler yüzlü, cana yakın, çok cömert, güzel bir insandı. Cumhuriyet´in ilanından bir yıl önce doğmuş; görmüş, geçirmiş bir Osmanlı kadınıydı. Onu tanıyıp da onun yemeğini, nefis helvasını, ördek tuzlulu pilavını, fırında pişirdiği buğday ekmeğini, pastasını, böreğini yemeyen insan çok azdır.

Çocukluğumun bayramlarında en çok sevdiğim ve özlediğim şeylerden biri, terzi halamlara gidip onun cömertçe sunduğu yemeklerinden, ekmek ve pastalarından yiyebilmekti.

Sevgili Emine halam, çocukluğundan beri namazında niyazında olan ihlâslı bir mümindi. İkindi namazını kıldıktan 3-5 dakika sonra ruhunu Allah´a teslim ediyor. Ne gıpta edilecek bir ölüm değil mi? Güzel yaşadı, güzel öldü, güzel yolcu edildi o. İnşallah güzel dirilir ve yüce Rabbimizin rahmetiyle, cennetiyle muamele görür.

"Güzel adamlar, güzel atlara binip gittiler."

Çok yaşlı olmasına rağmen dinçti, yürüyebiliyordu, hafızası da kuvvetliydi. Vefat haberini büyük oğlumun doğum yıldönümünde aldık ve çok üzüldük. Onu çok çok özleyeceğiz. İnşallah bütün sevdiklerimizle cennette komşu oluruz. Allah; çok sevgili halamıza (teyzemize) rahmet, başta öğretmen oğlu Yusuf Öztürk kardeşim olmak üzere bütün ailesi ve sevenlerine sabırlar ihsan eylesin.

Onun kitabıma aldığım ağıtından bir dörtlükle yazımı bitirmek istiyorum:

"İndim deryanıza, çıkasım gelmez/ Coşkun sular gibi akasım gelmez/ Aha gidiyom, geri bakasım gelmez/ Dostlar, sefa ile gönderin beni."