?Koyun verdi, kuzu verdi, süt verdi.
Yemek verdi, ekmek verdi, et verdi.
Kazma ile dövmeyince kıt verdi
Benim sadık yarim kara topraktır.
Havaya bakarsam ey yar, hava alırım.
Toprağa bakarsam, dua alırım
Topraktan ayrılırsam ey yar, nerde kalırım
Benim sadık yarim kara topraktır .?
Halk şairimiz Aşık Veysel kara toprağı ne güzel anlatıyor bu dizelerinde. 50 yıl öncesini çok iyi hatırlarım. Köyde yaşayanların yüzde sekseni tarım ve hayvancılıkla uğraşırdı. Kendi etini, sütünü yapar, toprağını eker, tavuğunu, ördeğini yetiştirir, eriğini, ayvasını, elmasını dilimler kuruturdu.
Şehirden sadece şeker, tuz, un, sabun, gazyağı gibi temel gıda maddeler alınırdı. Son 30 yıldır, köyde ve kırsal kesimde hayvancılık yapan aileler hızla azaldı.
Mısır tarlalarımız olurdu. Bahçemizde lahana, fasulye, kabak, ay çekirdeği ve meyve sebze yetişirdi. Her ailenin geçim kaynağı kendi bahçesiydi.
Çeltik, mısır, fasulye ektik, suni gübre vurduk ve uygulanan politikalar yüzünden, bilinçsiz üretici oluşumuzdan tarımı, hayvancılığı bitirdik.
Tütünü, Fındığı da toprağa gömdük. Bizde tarımı bitiren; kuraklık, afet falan değil, IMF ve Dünya Bankası güdümlü yanlış politikalarıdır. Çiftçi ürün bazında desteklenmeyecek, ucuz kredi verilmeyecek, gübrede ve diğer girdilerde destekler azaltılacak, tarım politikalarına son verilecek, des
tekleme alım fiyatları enflasyonun altında olacak gibi, IMF´nin dayatmaları sonucu bu noktaya geldik. Dünya´da yedinci tarım ülkesiydik, kendi kendimize yetiyorduk.
Şimdi doğalgazdan tarıma, elektriğe kadar her konuda bağımlı bir ülke olduk.
Kurtuluş Savaşı´nı niye yaptık? Niçin onca canı feda ettik?
Neden yüz binlerce Anadolu gencini şehit verdik; evlerini erkeksiz, eşsiz, çocuklarını babasız bıraktık? Tabi ki, vatan için?Türkiye Cumhuriyeti´nin, tam bağımsızlığına ulaşma yolunda zaferlerle dolu yakın tarihinde milletin büyük sevgisi vardır.
Her ayağımızı yere bastığımızda, şehitlerimizin kanının fışkırmasından endişe ederek üzerinde çekinerek yürümeye çalıştığımız ve kıyamadığımız bu topraklar, Türk Milletine bir kez daha mezar bile olacaksa, bundan en küçük çekince duyulmayacaktır.
Geçen hafta içinde ilçemizde yapılan TKDK (Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu) toplantılarına katıldım. Elini taşın altına koyabilecek olanlar, alnının teriyle çalışarak iş kurmak isteyenler proje hazırlayarak % 65 ve daha fazla hibeli destek alabilecekler. Alışmışız ya tembelliğe, faize para vererek, paraya para kazandırarak, 1 ay çalışıp 11 ay yatarak hayatımızı devam ettirmeye?Ne gerek var uğraşmaya değil mi?
Sakarlı´da bir kardeşimiz 1500m2´lik sekiz adet serasında kesme çiçekçilik yapıyor. Ne kadar güzel, örnek bir çalışma. Sadece fındığa bağlı olarak yaşıyoruz. Havalar güzel giderse ki bu yıl şu ana kadar güzel. Sonrası da iyi olur diyorum inşallah.
AH TERME´M AH!
Ayak başa bağlanalı, köyler mahalle olalı her yere hizmetin gitmesi bayağı zorlaştı bu günlerde. Fındık sezonunun başlaması ve yurt dışındaki çalışan vatandaşlarımızın izinlerini geçirmek için ilçemize gelmeleriyle trafik yoğunluğu da arttı. Park sorununun had safhada olduğu ilçemizde ana caddelerin her iki yönüne parkeden araçlar milleti canından bezdirdi bu günlerde.
Bir de bu yetmiyormuş gibi köprü üzerine park edilen araçlar uzun kuyrukların oluşmasına neden oluyor. Zabıta amirliğini arıyorum, bizim sorumluluk alanımızda değil diyor, 155 arıyorum zabıtayı arayın diyor. Kimi arayalım a dostlar? Şifacı Laz hocayı mı arasam acaba bir okuyup üflese. Yarınınız bu günden güzel olsun. Kalın sağlıcakla?