Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Ömür Cansu ŞAHİN


15 Temmuz Gecesi


Ne uzun bir geceydi hepimiz için.
Kimisi marketlere koşuyor, ellerinde dolu dolu poşetlerle alel acele evinin yolunu tutuyor, kimisi bankamatiklerden hesabındaki parasını almaya çalışıyor, kimisi sokağa çıkma yasağı var diye oturduğu mekandan hızla arabasına atlayıp evinin yolunu tutuyor, kimisi elinde Türk bayraklarıyla evinden meydanlara koşuyordu.
Askeri darbelerden canı çok yanmış bir milletin, son zamanlarda terör saldırılarına onlarca şehit vermiş bir milletin ne yapacağını bilmeden sokakta sağa sola savrulduğunu görüyordunuz.
Televizyonlarda her kafadan ayrı bir ses çıkıyordu, darbe mi değil mi, evde mi oturalım sokağa mı çıkalım, güvenlik güçleri mi müdahale etmeli sivil halk mı, FETÖ/PYD mi düzenlemiş başka bir yapı mı, kim hain kim dost hepsi birbirine karışmış durumdaydı.
Bir tarafta sokağa çıkma yasağı var deniyor, TRT´de sürekli bildiri okunuyor, bir taraftan demokrasiye sahip çıkılmak üzere sokağa davet ediliyordunuz.
Sokaklardan gelen görüntüler kan dondurucuydu. Bir tarafta halkına ateş açan gözünü kan bürümüş sözde komutanlar, bir taraftan 20 yaşında neden orada olduğunu bilmeyen linç edilen mehmetçik, bir taraftan meclisini, polis harekat merkezini bombalayan hainler? Asker, sivil, polis yitirdiğimiz bir sürü can, hem bedenen hem ruhen yara alan milyonlarla sabah ettik. Ve neye üzüleceğimizi şaşırmış bir halde duygudan duyguya savrulup durduk? Öncelikle şehitlerimize Allahtan rahmet, geride kalan yakınlarına baş sağlığı diliyor ve bir daha milletimizin böyle acılarla sınanmamasını temenni ediyorum.
Kuşkusuz ki 15 Temmuz ve sonrası yaşananlarla 7´den 70´e hepimiz derin yaralar aldık ve artık bu yaraları sarma, hainleri hukuk ve adaletle baş başa bırakma ve milletçe kendimizi toparlama zamanı.
Peki neler yapabiliriz?
-Öncelikle bu travmatik yaşantıdan toplumun her kesiminin olumsuz yönde etkilendiğini unutmamalıyız, sağ, sol, dindar, laik herkes korktu ve herkes üzüldü. Bu sebeple en azından bu zorlu günlerde siyaset yapmayı, birbirimizi hedef alan ayrıştırıcı ithamları kullanmayı bırakmalıyız.
-Çocuklarımızın ve bu konularda hassasiyeti olan kişilerin ruh sağlığı için ölen ya da yaralanan kişilerin olay yerinden fotoğraflarını paylaşmamalıyız.
-Yeme, içme ve uyku düzenimize dikkat etmeliyiz. Özellikle meydanlarda demokrasi nöbeti tutmaya devam eden halkımız bol sıvı ve vitamin takviyesi almayı ihmal etmemeli.
-Birbirimize gülümsemeli, selam vermeli ve iletişim kurmalıyız. Sokaklar birbirinin yüzüne bakmayan, bir teşekkürü, günaydını dahi dile getirmeyen, başı önde, mutsuz insanlarla dolu. Bu havayı dağıtmalıyız, bir tebessümün güne en iyi ve en enerjik başlamanın basit ve kolay yolu olduğunu unutmamalıyız.
-Ümitsizliğe ve karamsarlığa kapılmamalıyız, bu halk ne badireleri hep birlikte atlattı ve atlatmaya da devam ediyor. Birlikte olduğumuzda nasıl güçlü olabildiğimizi bir kez daha görmüş olmakla birlikte, bundan sonraki atılacak adımları da demokratik haklarımız doğrultusunda desteklemeliyiz.
-Farklı görüşlere saygı duymalıyız, din, dil, mezhep, siyasi görüş çeşitliliği her daim zenginliktir ve yüzyıllardır bu topraklarda birlikte omuz omuza yaşamaya devam etmektedir. Bu zenginliği çatışmaya çevirmemeli, çevirmek isteyenlere fırsat vermemeliyiz.
-Bu hain darbe girişiminde itibarı yara alan Türk Silahlı Kuvvetleri´ne güven ve destek vermeli, şerefli askerimize sahip çıkmalı, peygamber ocağımıza olan inancımızı kaybetmemeliyiz. Onları, halkına namlusunu çeviren vatan hainleriyle aynı kefeye koymamalı aksine içlerindeki hainlerden arındıkları için sevinmeliyiz.
-En önemlisi hepimiz şapkamızı önümüze koyup biraz düşünmeli, din kisvesi adı altında yıllardır bu memleketin her köşesine çöreklenen, en önemli noktalarına getirilen insanların bizlerden neler çaldığını, bu halkı ve vatanı nasıl sömürüp yağmaladıklarını objektif bir gözle değerlendirmeli ve ders almalıyız.
Tıpkı cumhuriyetimizin ilk kurulduğu yıllarda var olduğu gibi heyecan ve tutkuyla Atatürk İlke ve İnkılapları etrafında toplanmalı, demokratik, laik ve tam bağımsız bir Türkiye yolunda birbirimize sımsıkı sarılmalıyız.
Hala nasıl olacak diyene de hatırlatayım;
´´Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!´´ K. ATATÜRK