Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Ahmet SEZGİN


"AYAĞA KALK SAKARYA"


Habil ile Kabil´den bu yana daima hak ile batıl (hilal-haç) savaşı olmuştur, kıyamete kadar da böyle olacaktır. Birilerinin "medeniyetler savaşı" dedikleri şey...Müslümanların yeterince veremediği ama vermesi gereken kavga, mücadele, dava budur.

Üstad Sezai Karakoç da "yeniden diriliş" idealiyle önce Müslümanların, sonra da insanlığın dirilişini özlüyor, bu gayeyle düşünüp yazıyor. İstiklal Marşımızdaki "Doğacaktır sana va´dettiği günler Hakk´ın/ Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın." mısraları da, bu yeniden dirilişe, İslam medeniyetinin hâkimiyetine, Müslümanların tam bağımsızlığına, insanlığın barış, adalet ve huzuruna işaret etmektedir. Bu sözler zaten ayet ve hadis mealleridir. Üstad Necip Fazıl´ın "Yarın elbet bizim, elbet bizimdir./Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir." mısralarıyla bizlere müjdelediği şey de budur.

 "Geleceği karanlık görerek azmi bırakmak alçak bir ölüm" değil midir? Ümitsizliğe, karamsarlığa, yılgınlığa, bıkkınlığa, rehavete, tembelliğe, fitneye meydan vermemek gerek. İslam dünyası, ?masum Anadolu´nun saf çocuğu Sakarya? (Müslüman Türk milleti) doğum sancıları yaşamakta. Unutulmamalıdır ki "Gecenin en koyu karanlığının olduğu an, aydınlığa en yakın zamandır."

?Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için./ Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?" (N.Fazıl)

Yarasalar istemese de Allah´ın Hakk´a tapanlara vadettiği "istiklal" gerçekleşecektir mutlaka. Yeter ki biz, samimiyetle, aşkla, birlik ruhuyla, tevhit şuuruyla, hak, hakikat, adalet, sanat, ilim ve irfan ışığıyla, sabırla gayret edelim. Hakk´ın ve halkın gören gözü, duyan kulağı, konuşan dili, haykıran sesi, düşünen beyni, hisseden, merhamet eden yüreği olalım. Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin veciz şekilde ifade ettiği gibi:"İstikbal inkılabatı içinde en gür ses, İslam´ın sedası olacaktır."

İnsanlık, modernizmin dehşetengiz acı, zulüm ve sürgününü yaşasa da, "ölümlü yalan" insanları hipnoz etse de "diriliş er ve erenleri"; "tevhidi gerçekliğin ışığı"nda, vahyin ve ulu önderinin rehberliğinde önce "diriliş ailesi"ni, sonra "diriliş toplumu"nu, sonra "diriliş devleti"ni ve en nihayetinde de "diriliş medeniyeti"ni yani "aşk, hikmet, hakikat, edep, güzellik, ilim, irfan, adalet, barış, özgürlük, selam ve huzur medeniyeti"ni inşa ve ihya edecektir inşallah.

    Müslüman ecdadımızın, "gazi" ve "alperen"lerin uğrunda yüzyıllarca mücadele verdiği, şehit olduğu, fetihler gerçekleştirdiği "i´lay-ı kelimetullah" davasına hayatım boyunca inandım, "zehirle pişmiş aş" yesek de böyle yaşamaya gayret ettim. Bu uğurda mücadele vermeye devam edeceğim Allah´ın izniyle. 
"Kokuları geliyor gül medeniyetinin/ Şimdi sabrı ve sevdayı kuşanıp bekleyin."(A.S)

    ?İnsanlığın son limanı, Osmanlı? idi. Şimdi de bütün Türk ve İslam coğrafyasının, bütün mazlumların gözü Türkiye´de, bu milletin üzerinde. Aşk, adalet, ilim, irfan, hak ve hakikat medeniyeti bu coğrafyada battı, bu coğrafyada, Anadolu´da yeniden dirilecek, ?Büyük Doğu?da yeşerecek.

    Üstadın Sakarya Türküsü ile bitirelim sözümüzü:
    "Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya: 
    Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!"

    Selam ve dua ile....