Bugün, 8 Mayıs 2024 Çarşamba

Hasan ÖZDEMİR


AKLIN YOLU

AKLIN YOLU


Kanal A televizyonunda yayınlanan Banu El`in sunduğu, H.Kaplan, R.Kütahyalı, M. Kızılkaya ve T.Çelenk`in konuşmacı olarak katıldığı, “Aklın Yolu” adlı programı izledim geçen akşam. Katılımcıların hepsi de alanlarında uzman kişiler. Banu EL konuşmasında,
-Arap diyarında bir şey keşfettik, bunun adına bahşiş demişler, bahşiş de her kapıyı ardına kadar açar. Bu dünyada herkes çalar, bal tutan parmağını yalar. Bir de insanların ön kabulü var, yesin ama yapsın, değil mi? diyor. Merak ettim acaba ne cevap verecekler diye, konuşmacılardan biri,

-Sarıgül`ün de yolsuzluk dosyaları kabarık, biz yapıyoruz ama, sizin adayınız da şaibeli, diyor. Toplum nereye gidiyor, dedim içimden. Hırsızlık, yolsuzluk vatandaşa normal gelmeye başladı. Onlar yemezse, başkaları yiyecek inancı yerleşmeye başladı. Hatta sohbet ettiğim bir arkadaşım, bu zamana kadar başkaları yedi, biraz da bunlar yesin, boş ver, demesin mi?

Yakın tarihimizde yolsuzluk, rüşvet, kara para, çıkar ilişkileri hiç eksik olmadı. Yolsuzluk, hırsızlık yapanlar, adil olarak yargılanıp, cezalandırılmadığı için olsa gerek, bal tutan parmağını yalar demeğe başladık. Hatta bu sözü, atalarımızın söylediği bir söz olarak bile kullanmaya başladık. Gariban vatandaş, benim maaşım bankaya yatsın, aydan aya benim cebime de para girsin de, ne olursa olsun, demeye başlamış durumda. Ne günlere kaldık Allah`ım?
1914 yılında, Alman imparatoru Wilhelm`in davetlisi olarak Berlin` giden Mehmet Akif, oradaki Müslüman esirlerle görüşüp, Osmanlı Devletinin durumunu anlatmıştı onlara. O, Almanya`dayken Çanakkale Savaşı başlamıştı bile. Geri döndüğünde arkadaşı,

“Almanya`yı nasıl buldunuz üstâdım?” dediğinde,
“İşleri dinimiz gibi sağlam, dinleri işimiz gibi çürük.” demiş.

Çürüklük, demek ki taa o zamanlardan beri geliyor baksanıza. Belki de daha eskilerden. Para bu, çok tatlı geliyor insana. El parasıyla, Umreye gidenleri bile gördük. Dünyanın en pahalı ülkesine, memur maaşıyla gittiğini söyleyen yargı mensuplarını da.
Daha neler neler çıkacak, bilmiyoruz. Tuz kokmuş anlaşılan. Bu bataklığa biz battık, çıkmak da bizim elimizde. Hiç kimse, ver elini seni kurtarayım bu bataklıktan, demez. İnanın bir tekme de onlar atarlar.

Hacı Bektaşi Veli`nin öğüdü geldi aklıma. “Eline, beline, diline hakim ol.”demişti hani. Hiçbirisine de hakim olamıyoruz anlaşılan. Elimize ve dilimize sahip çıkamadığımız gün gibi ortada. Belimiz zaten yamulmuş.
Yüce Allah hırsızlığı, yolsuzluğu, küfrü, rüşveti haram kılmamış mıydı? Hatta bu işleri yapanların elini, dilini kesmelerini emretmemiş miydi? Yoksa sizin Allah`ınızla, bizim Allah`ımız ayrı mı? Bütün günahların affedilebileceğini, fakat kul hakkıyla asla huzura çıkılmayacağını bilmiyor musunuz?

Doğru yolu bulmuş, tertemiz bir Türkiye`de yaşamak umuduyla, kalın sağlıcakla…
Mevlid Kandilinizi kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim.