Bugün, 24 Nisan 2024 Çarşamba

B.Rahmi ÖZEN


   AND OLSUN SABAHIN TANINA

   AND OLSUN SABAHIN TANINA


                 Ol geceden sonra bir daha köye acıkmamış Ceren kız. Acıkmış, susamamış. Lakin yememiş, içmemiş. Uykusu gelmemiş, bir daha. Yaşadığını bilmemiş. Aynalara bakınca; sırtında dağları yüklü görmüş. Ol dağların ağırlığında Ceren kızın beli bükülmüş.

‘Hay ulu Rabbim! Senin ol ulu göklerinde ve dahi yüzüp giden bulutlarında mucizelerin var. Sabit gibi görünen lakin yürüyüp giden dağlarında, yatağını damar damar sağan pınarlarında, gürül gürül akan ırmaklarında, onca nehirlerle, onca ırmaklarla dolmayan deryalarında… Eksiği, yırtığı, yarığı, söküğü olmayan ve dahi direksiz duran ulu gök kubbende… Saydam küreler üstünde birbirine çarpmadan dönen galaksilerinde harikulade bir intizam var. Tüm bunlar, iki gözümün mucizesidir, ulu Rabbim! Göklerde asılı ay ve gündüzümüzü aydınlatan, yeryüzünü ısıtan güneşinde harikulade bir mucize var. Günün her seherinde ağarması, her gurup anında geceye gark olması, güneşin kemâle ve dahi zevâle ermesi mucizeyse… Tüm bunlar mucizeyse; şu Ceren kızın güzelliğini geri vermen de bir mucize olsun, Yüce Rabbim! Geri ver Ceren’in parlak tenini!

Hilal kavisli kaşlarını, ceren gözlerini geri ver, Rabbim!

İnci dişlerini, ince belini, sırma parlaklığındaki amber kokulu saçlarını geri ver!

Geri ver Rabbim, Ceren kızın gençliğini, ak göğsünü, endamını, elmas güzelliğindeki benlerini! Suya eğilen söğüt dalı boyunu geri ver, hay yüceler Yücesi!

Değil mi ki, sen onun güzelliğini anılmaya değmez bir kandamlasıyken böyle kıldın âleme hayran… Mucizeyse tüm bunlar…

Tüm bunlara ova ve ovalı hayran…

Terme, Çarşamba, Samsun hayran…

Aklını çalıştıran tüm dünya hayran…

Senin kendi güzelliğinin hakkı için Ceren’in güzelliğini istiyorum! Tekrar yeniden doğmasını sağla Ceren kızın, hay Rabbim!

Onun güzelliğini yeniden geri vermek sana ne kadar kolay…’

Duacı, suret güzelliğini istediği için kabul edilmedi, duası.

Duacı; ‘Rabbim, sen en iyisini bilirsin!’ dedi. ‘Sana teslimim!’ dedi, sonunda.

Duacını, ol Vareden’in ulu katına içinden ne kadar bir ah yükseliyorsa ve ahının ne kadarı bir istekse ol ah’ı bir şükür hükmündeymiş.

Ol geceden sonra bir daha köye acıkmadı, Ceren kız.

O an, anasını göz kapaklarına suyu dert yüklü ağır bir bulut geldi. Duacını ağzından bunun gibi anlamı ağır bir söz daha çıksa; Yeşilırmak kuruyup şarıl şarıl anasını gözünden akacak...

Anası, ağlarsa Ceren kızın hâli nice olmaz mı?

‘Kül içinde kavruk bir bedenden ne yarar gelir, anam? Biz, artık hiçbir işe yaramayız! Çek silahını vur, beni!’