Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

Mehmet TÜRKAN


DERDİ DAMDAN DÜŞENE SORMAK

DERDİ DAMDAN DÜŞENE SORMAK


            “Dil derdini gamınla dilefgâr olan bilür
              Bîmâr hâlini yine bîmâr olan bilür.”
                                                 Baki
Dil- gönül
Bimâr- hasta
Dilefgar- Gönül yarası

“Gönül derdini senin gamınla, verdiğin acıyla gönlü yaralanmış olan bilir. Hastanın halini yine hasta olan bilir, anlar.”

Baki, Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaşamış ve Şeyhülislamlık makamının bir öncesi olan Rumeli Kazaskerliğine kadar yükseldi. Kanuni'nin yakın çalışma arkadaşı oldu. Ona yazdığı şiirlerle hızla yükseldi. Değişik medreselerde hocalık ve Mekke ve Medine kadılığı ile birlikte memleketin birçok yerinde kadılık yaptı. Daha yaşarken “Sultanu'ş Şuara” ilan edildi. 16 yüzyılın en önemli divan şairidir. 
Baki'nin bu beytinde anlatılanlar aslında hem tasavvufi hem de beşeri aşkla izah edilebilir ifadelerden oluşuyor. Kısaca şöyle izah edelim:
Sevgilinin gamıyla efkârlanma, hüzünlenme hadisesi iki şekilde yorumlanabilir. Birincisi, sevgili âşığa gamzelerinden âşığın gönlüne fırlattığı oklarla onun gönlünü yaralaması. İkincisi ise ona çektirdiği eziyetle âşıkta bir dert yaratmasıdır. Âşık sevgilinin yolunda dertle ve gamla yürür. Ona vuslat için her türlü eziyete de katlanır ve en sonunda perişan ve hasta bir hâl alır. Ancak âşığın bu hâlini yalnızca yine âşık olanlar anlar. Kısacası derdi çeken bilir. Şair de bu beyitte bu konuya değinmektedir.
Baki önemli bir din adamı olmasına rağmen şiirlerinde dini konuları pek kullanmamıştır. Onun şiirlerini değerlendirip izah ederken beşeri aşkı ön planda tutmak doğru olsa gerektir.
Bu yazıda asıl anlatmak istediğim Baki'in şiirlerindeki aşktan ziyade ikinci mısra'da geçen “Bîmâr hâlini yine bîmâr olan bilür.” İfadesinden yola çıkarak bu günlerde yaşadığımız sıkıntılı günlerde Covid 19 hastalığına yakalanıp ve ızdırap çekenlerin anlattığı sözlerdir. Yoğun bakımda veya evinde yaşadığını anlatan hastaların hüzünlü hikâyeleri... Bunları dinleyip de etkilenmemek mümkün değil. Hastalarını tedavi ederken bu lanet hastalığa yakalanan bir doktorun anlattıkları, yaşadığı nefes darlığı, yoğun bakımda tavanı seyrettiği ızdırap günleri ve doktorun tavsiyeleri. Daha sonra bu doktorun hayatını kaybettiğini eşinden öğreniyoruz. 
Sokağa çıktığımızda her an tedirginlik içinde yaşıyoruz. Maske, sosyal mesafe ve temizlik kurallarını hiçe sayan, “Bana bir şey olmaz, ne olacakmış, siz kendinize bakın...” gibi ifadelerle dolaşan insanlarla karşılaşıyoruz. Sanki salgın bitmiş her şey felaha ermiş gibi hayata başladık. Ancak görüyoruz ki salgın tüm hızıyla devam ediyor. Vak'a sayıları hızla artıyor. 
Özellikle gençlerimize seslenmek isterim. Belki size bir şey olmaz ama sevdiğiniz bir insanın felaketine sebep olabilirsiniz. Siz de hiçbir belirti göstermeyen bu hastalığı taşıyorsanız bir başkasının hastanelere düşüp felaketi yaşamasını, haftalarca yoğun bakımda kalmasına veya acı bir şekilde ölmesine sebep olabilirsiniz. Asıl sizi olacak gönül kahrı bu olabilir. Ne olur kendinizi hastaların yerine koyun ve onların halinden anlamaya bakın. Ne olur damdan düşenlerin hikâyelerini dinleyin. Sakın siz de damdan düşmeyin.
Sağlıklı günlerde buluşmak dileği ile...