Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Mehmet TÜRKAN


 GÖRMEK ÜZERİNE            

 GÖRMEK ÜZERİNE            


 Anlam bakımından kelimeleri incelerken öğrencilere klasik anlatımlarımızdan biri de Eş anlamlı kelimelerdir. Eş anlamlı kelimeler: yazılışı ve okunuşu farklı olmasına rağmen anlamları aynı olan kelimelerdir diyoruz. Ben öğrencilerime bunu anlatırken her ne kadar eşanlamlı da olsa hiçbir kelime bir diğerinin yüzde yüz aynısı değildir. Bu ikiz kardeşlere benzer. Tek yumurta ikizi olsa bile bir sürü farklılıkları vardır. Eş anlamlı kelimler de öyledir. Anlamları aynı gibi görünse de biri diğerinin yerine yüzde yüz kullanılamaz. Meselâ: Bir dilekçe ile idareye başvurdum.” diyebilirisiniz ama “Bir dilekçe ile idareye kafa vurdum.”diyemezsiniz. Kara gözlüm diyebilirsiniz ama siyah gözlüm diyemezsiniz. Kısaca her kelimenin ayrı bir semantik yapısı, ayrı bir hayatı ve dünyası vardır.

Geçen hafta Seyfi hocam kelimelerin anlamları üzerine bir şeyler yazmıştı. Ben de bu “Gör-“ fiili ile ilgili bir şeyler söylemeye çalışayım. Hocamı destekleyeyim dedim.

Görmek- gözün görmesi yoluyla bir şeyin varlığını seçmek, yanına gidip konuşmak, görüşmek.

Görme ile ilgili birkaç deyim: Bu konu da beni görmelisin. Yarın müdürü göreceğim. Sen o zaman sen görürsün. Gördüğüm sahneye inanamıyorum. Sen bu milletin ne olduğunu daha görmedin. Haydi, göreyim seni. Ürünlerimiz çok rağbet gördü. Bu gün çok iş gördüm sen de beni görürsün.  Filanca hocadan ders gördü. Gününü gördü. Çok yardım gördü. Cebi para gördü. Bu ova çok savaş gördü. Bu ev güneş görüyor. Körler elleriyle görür. Madem biraz kazandın artık bizi de gör. Bu yıl teftiş gördük...böyle sıralanıp gidiyor.

Dilimizde kullanımı eskise de görmek anlamına gelen bazı kelimeleri de şöyle sıralayabiliriz:

Ru’yet-Sözlükte “görmek” anlamına gelen rü’yet kelimesi tasavvufta “Allah’ı dünyada ve âhirette gözle müşahede etmek” mânasında kullanılır.[1]

Basîret-. Görme, idrak etme, bir şeyin iç yüzüne vâkıf olma, sezgi” gibi anlamlara gelen basîret kelimesi Kur’ân-ı Kerîm’de genel olarak “görme” anlamı yanında özellikle “hakikati keşfetme, doğru yolu tanıma, gerçeği yanlıştan ayırma yeteneği” mânalarında kullanılmış ve bu bakımdan mânevî körlük veya dalâletin zıddı olarak gösterilmiştir.[2]

Nazar-Bakmak, görmek, bakış; düşünmek” anlamındaki nazar kelimesi Türkçe’de “beğenilen bir şeye kıskançlıkla bakmak ve zarar verecek şekilde onu etkilemek” mânasında nazar etmek (göz değmek).[3] Nâzır, bakan anlamına gelir. O sebeple eskiden “Bakanlara” “Nâzır” denilirdi. Maarif Nâzırı, Dahiliye Nâzırı... gibi

Şuʿur- Hissederek, bilinçli olarak görmek, inanmak. İnce duygu, anlayış ve bilgi sahibi olduklarından dolayı, insanlardan bazılarına şair denilmiştir. Şair"şuur sahibi" mânâsınadır.

Hub- Sevgi ile bakmak, görmek. Muhabbet bu kelimeden gelmektedir.

İdrak- Farkına varak görme, tanıma, kavrama, tasavvur etme, bilme gibi zihnin çok çeşitli ve karmaşık faaliyetlerini ifade eden genel bir terimdir.

            Bütün bu kelimeleri sadece “görme” kelimesine indirgediğimiz zaman dünyanın ve hayatın gerçeğini müşahede edip şuurla, idrakle bakıp nazar edemeyiz.  Zaten “gör-” kelimesinin de ne derin kadar anlamlara geldiğini gördük.

Güzel günler görme dileği ile.

 

[1] https://islamansiklopedisi.org.tr/ruyet

[2] https://islamansiklopedisi.org.tr/basiret

[3] https://islamansiklopedisi.org.tr/nazar--goz-degmesi#1