Bugün, 20 Nisan 2024 Cumartesi

B.Rahmi ÖZEN


“MUMUSUN”

“MUMUSUN”


Yanlış yazıldığını zannetmeyin bu sözcüğün. Doğru yazılmıştır. Bu adı ilk kez duyuyordum. Acaba yanlış mı yazıldı, yoksa ben mi yanlış okuyorum diye birkaç kez heceledim. Yanlış değil, doğruymuş.

‘Mumusun,’ Terme topraklarının çok değerli bir Mimarının çok titizlikle inşa ettiği bir edebî ürün. Kimin mi? Mimar-Mühendis Halit Ultav Beyin.

Halit Ultav’ı ‘Ruşen Hoca’ adlı biyografik romanıyla tanımıştım. Eseri okurken üslubunu, kullandığı Türkçeyi, tematiğe uygun ustalıklı akıcılığını özleştirmesini şırıl şırıl akıp giden duru bir nehre benzetmiştim. Âcizane bendeniz de uzun öykü ve roman yazmanın çilesini çekerken Türkçemizin şiirselliğine oldukça özen gösteririm. Halit Beyin ‘Ruşen Hoca’sı bana kaynaktan yudumladığım su gibi gelmişti. Bendeniz şahsen tanıyordum Ruşen Hocayı. İnsanın tanıdığı birinin öyküsünü okuması daha bir hoş oluyordu. Hayatı ve çocukluğu iğnenin gözünden geçmiş iyi bir eğitimciydi Ruşen Hoca. Eseri, her okuduğum bölümde çocukluğuma yürümüştüm. Sanki benim hayatımı dile getiriyordu kitap. Doğrusu, eserde Halit Ultav Beyin tematiğin mecrasındaki akışkanlığa ve dili kullanışına hayran kaldım desem mübalağa etmiş olmam. Üslubunu Terme-Çarşamba ovası topraklarının verimliliği ve ürününün boy verip başakça göverişi gibiydi Halit Beyin. Türkçemizi usturuplu kullanma yönüyle kalem erbabı herkes onun akıcı dilinden çok şey alabilir, kanısındayım.

‘Mumusun,’ sizi Kapadokya’nın büyülü ortamına çekecek, Halit Beyin en hacimli 4. romanı. Eser, geri dönüşümü olmayan bir göçün öykü... Aslında Anadolu insanı ve bu topraklar göç olgusuna yabancı değil. ‘Mumusun,’ bir zamanlar şen-şakrak yaşayan Ürgüp’ün gözden ırak, seneler önce Türklerle Rumların kardeşçe yaşadığı ücra bir köyüdür. Roman kahramanı İncik Yusuf, çağlar önce bu yörede kazılarak oluşturulmuş bir mağara evde öğretilmiş çaresizliğe boyun eğerek yaşayan bir garip...

Mumusun,’ çağlara uzanan ortak bir tarih, kültür ve yaşamın coğrafyası. Çağlardan bu yana Anadolu’da yaşamış her kültürün elemeğinden, alınterinden bir şeylerin kokusunu aldım Mumusun’da. Garip yaşantıların görkemini yaşamışsanız İncik Yusuf’un anılarını kendi analarınız gibi bulursunuz eserin sayfalarında. Sabır, güç ve tahammülünüz elverirse eserin ikinci ve üçüncü kahramanları Kamil’in koluna takılır, Bağdat’tan İstanbul’a yürürsünüz. Saray Bahçıvanı Mehmet Ağa ve yol yorgunu Zühal Hanımla Sarayın bahçelerinde yürek yüreğe verip lale, sümbül ve gül yetiştirirsiniz. Yazarın ‘Mumusun’ adlı eseri; ‘Bir Kâse Sütlaç’, ‘Eber Gölü’ ve ‘Ruşen Hoca’dan sonra en hacimli 4.romanı.

Yazarla aynı yörenin insanı olmamıza rağmen kendisi Terme’nin dışında yaşadığı için vicahi olarak tanışmamız olmadı. Ama incelik buyurup şahsıma imzalayarak gönderme zahmetinde olduğu çok değerli iki eseri sayesinde onun yüreğiyle, akıcı dili ve üslubuyla tanışmış olmanın onurunu yaşadım.

Uluslararası ödül almış, bazı medyatik organların romancı olarak lanse ettiği çok romancıdan daha üstün bir kaleminin olduğuna tanık olduğum Halit Ultav ağabeyi tebrik ediyorum. O, bir yapı mimarı olduğu kadar güzel Türbemizin de mimarı ve usta kalemi... Bu dil, bu anlatım ve bu üslupla artık onun kaleminden Edebiyatımıza daha nice güzel eserler beklemek hepimizin hakkıdır.