Bugün, 28 Mart 2024 Perşembe

Ahmet SEZGİN


NEYİ, NASIL VE NİÇİN OKUMAK

NEYİ, NASIL VE NİÇİN OKUMAK


"Bu ülke, bu halk okumuyor." diye kim söylemiş?
Önyargı hastalığıyla "niyet okuyan", nefislerini doyurmak için masum ve gariplerin "canına okuyan", mazlumlara, millete "meydan okuyan", içi boş vaadlerle millete "gazel okuyan", en ufak bir menfaatine dokununca "beddua okuyan", hayata “lânet okuyan”, insanlara zulmetmekte şeytana "rahmet okuyan" az mı bu ülkede?

Okuma çeşitleri bakımından zengin bir ülkede yaşıyoruz beyler! İyi günde şükretmeyi unutttuğu Yaratana bir sıkıntıya düştüğünde ve kandillerde "dua okuyan", Kur`an surelerini sadece ölüler için okuyan; düzgün fiziği, bozuk kimyası ve karga sesiyle şöhret olmak için "şarkı ve türkü okuyan" resmî törenlerde yırtınırcasına “şiir okuyan” ne kadar da çok insan var değil mi bu ülkede?

“Bu ülke okumuyor.” diyenler ne kadar da yanılıyorlar. İcrada ödenmemiş çek ve senetleri okuyan, mahkemede iddianame ve savunma okuyan, okulda ders kitabı ve sınav kâğıdı okuyan, dershanede test kitabı çözüp okuyan, evde ve büroda fatura, futbol ve magazin okuyan insan, ne çok. Bizim ülkemizde diploma ve kariyer için de okuyan çok. Fizik, kimya, matematik, tıp, ekonomi, siyaset, sanat, basın, felsefe, sosyoloji, tarih, edebiyat, ilahiyat vs bölümlerinde okuyan da çok maşallah.

Demek ki bu ülkede herhangi bir şeyi herhangi bir şekilde “okuyan” çok ama insan ve kâinat kitabını aşkla okuyan pek yok. Kâğıtlara basılı ufuk açıcı, nitelikli, eğitici adamlık kitapları; edebî, tarihî, felsefî, kültürel kitapları da şuurla okuyan pek yok! Sayıları çok az olan kitap okurlarının okumaları da ne kendilerine ne de topluma bir fayda sağlıyor. Çünkü "yaratan Rabb`in adıyla" bilinçli okunmayınca kitaplar, insan ve kâinat kitabı da genellikle doğru okunamıyor.

Harfleri ve kelimeleri okuyoruz ama sevgilinin aşkla yazdığı “hayat pusulası”nı aklıselim ve gönül gözüyle okuyamıyoruz. Yüz elli yıldır da “kültürden irfana” yolculuk edemiyoruz bir türlü.
Kendini ve Hakk`ı bilmeyince de okumanın bir anlam ve kıymeti kalmıyor. “Oku!” emriyle başlayan ilahi kitabın muhatapları, okuma özürlü. Okuyanlar da neyi, nasıl niçin okuduklarından habersiz. Bu yüzden de bilinçsiz okumalar, insanları “aklıselim, kalbiselim ve zevkiselim sahibi” kılamıyor maalesef!

Kitaplı medeniyetin kitapsız nesilleri, hakiki okumadan uzaklaştıkça milletin canına okumaya devam ediyor.
İrfan mektebi ve edebiyatımızın zirvelerinden olan Yunus Emre; irfanla okumayı, okumanın anlam ve gayesini yüzyıllar öncesinden sade, veciz ve akıcı bir şekilde şöyle terennüm etmiştir:

İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır.

Okumaktan mânâ ne
Kişi Hakk`ı bilmektir
Çün okudun bilmezsin
Ha bir kuru emektir.
(……)
Yunus Emre der hoca
Gerekse var bin hacca
Hepsinden eyice
Bir gönüle girmektir.