Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Nazmi KILIÇ


ÖĞRETMEN OLMAK - 3

ÖĞRETMEN OLMAK - 3


Okul ve öğrencilerle baş başa kaldım. Nihayet öğretmen olmuştuk. İki sınıfın birinde 1.2.3. sınıflar, diğerinde ise 4.ve 5. sınıflar olmak üzere 78 civarında öğrenci vardı. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Ayrılan arkadaş zaman doldurma gayreti içinde olduğundan hiçte olumlu rehberlik yapamadı. Açıkça görünen bana hiçte iyi bir miras bırakmamıştı. Öğrenciler çok boş ve ilgisiz, öğrenmeyle ilgili sıkıntıları vardı. Okulla ve öğrencilerle ilgili nelerin yapılacağı ortaya çıkmıştı. Sıra artık bendeydi. Çok sevdiğim mesleğimi en güzel şekilde yapma ve böyle bir okulda neler yapabileceğimi görebilme şansını yakalamıştım.
Kendimle ilgili sıkıntıları gidermek için çalışmaya başladık. Okul lojmanını yaşanabilir hale getirilmesi gerekiyordu. Son dönemde lojman depo olarak kullanılmış. İlk işim lojmanı boşaltmak ve kaba temizliğini yaptırmak oldu. Köy halkı her ne kadar lojmanda kalmana gerek yok dese de ben kabul etmedim. Biraz ıssız bir yerdeydi ama kendime ait bir mekânda dinlenecek olmam benim için önemliydi.
Lojmanda bana gerekecek eşyaları temin ettim. Acilen badana yapılması gerekiyordu. Gerekli malzemeyi temin ettikten sonra badana yapmaya başladım. Hayatımda ilk kez badana yapıyordum. Fırçayı aldım elime duvarlara sürmeye başladım.  Defalarca sürdüğüm halde duvar beyazlanmıyordu. Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Artık pes etmiş ve çok yorulmuştum. Sobayı yakıp okula geçtim. Okulda biraz oyalandıktan sonra tekrar lojmana döndüğümde duvarların bembeyaz olduğunu görünce çok şaşırdım. Demek ki kireçle yapılan badana kuruyunca beyaz olarak görünüyormuş. Evet, öğretmen olmuştum ama bunu ilk kez öğrenmiştim. Hem de yaparak ve yaşayarak. Öğrenmenin temel ilkesi değimliydi yaparak yaşayarak öğrenmek.
Benim açımdan her şey düzene girmeye başlamıştı. Öğrencilerle ve velilerle çok iyi anlaşıyorduk. Hem tanışma ve hem de bazı sıkıntılarımızı paylaşmak için geniş katılımlı bir veli toplantısı yaptık. Kısa sürede giderilmesi gereken problemleri ve nasıl aşılacağını konuştuk. İlgi gösterip dinlediler. Okul aile birliği oluşturuldu. Kararlar alındı, görev dağılımı yapıldı. En acil ihtiyaç su, okul bahçesinin çevrilmesi ve ağaçlandırılması konusu ilke olarak belirlendi. Ayrıca bu benim meslek hayatımın ilk veli toplantısı olduğundan verimli geçmesi önemliydi. Öylede oldu. Veliler en azından sorumluluklarını benimseyip benim yükümü hafiflettiler. Bana okul ve öğrencilerle uğraşmak kaldı. Tamamen öğretmen havasına girmiştik. Öyle ya artık öğretmen olmuştum. Bir zamanlar hayatımın en önemli gayesi değimliydi öğretmen olmak.
Okulda adeta sıkıyönetim ilan edildi. Derse giriş ve çıkış vakitleri yönetmeliğe göre netleştirildi. Benden önce öğretmen gelince ders başlıyor, öğretmen gidince ders bitiyormuş. Geç kalmak yasaklandı, devamsızlık problemi aşıldı. Birleştirilmiş beş sınıfın haftalık ders programına göre program yapıldı. Bir sınıfta ders işlerken diğer sınıfı da kontrol altında bulunduruyordum. Arada küçük bir salon vardı. İki kapıyı açık bırakarak ders işliyordum. Doğrusu çok zorlanıyordum.
Çok yorgun olduğum akşamlardan biriydi. Biraz bunalmış olmalıyım ki kendi kendime “ Ne işim var benim burada, bu zor şartlarda çalışmak yerine tayinim çıkıncaya kadar gezseydim.” Diye düşündüğümü de belirtmem gerekir. Daha sonra sanki gideceğim yerdeki şartlar bundan güzel mi olacak ki diye düşünerek kafamdaki olumsuz düşünceyi sildim. Ayrıca öğrencilerle uğraşıp yorulduktan sonra yatağa yatınca deliksiz bir uyku çekmenin ne kadar farklı olduğunu anlamıştım. Tatlı yorgunluğun uykunun ilacı olduğunu öğrenmiş oldum. Öğretmenlik sanırım bundan dolayı kutsal meslek olarak kabul ediliyordu. Evet, yorgunluk bile insana inanılmaz huzur veriyordu. Bundan daha güzel ne olabilirdi ki.  
 ( DEVAMI HAFTAYA )