Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

B.Rahmi ÖZEN


ÖLÜM ve TEBESSÜM

ÖLÜM ve TEBESSÜM


                   
Şu insanoğlu… 
Hz. Âdem babayla Havva ananın evlatları… Yani biz... 
Yani yeryüzü toprağının hem yüz akı, hem şeytanın uşağı. Hem Meleklerin secde ettiği, hem kendini zelil edip hayvandan aşağı derecelere düşürdüğü varlık. Ruh mayamıza yüklenen yüce değerlerin bilincindeysek Meleklerden üstün olup yeryüzü toprağının yüz akı oluyoruz; değilsek şeytanın uşağı…
Yeryüzü toprağına bölük bölük, kavim kardeş serpilmişiz. Kimimiz gülmüş, kimimiz ağlamışız. Doğar doğmaz üstümüzde mavi göğü, altımızda yağız yeri görmüşüz. Mutluluk filizlensin diye şu garip dünyanın topraklarına ilk gözyaşını döken Âdem babamızla Havva anamız olmuş. Ondan sonra dertli, hisli, mahzun ve kırılgan gönüller için adet olmuş ağlamak. İnsansan ve varsa içinde arınma yolunda bir tınlama; ağla ağlayabildiğince. Kendilerini ağlamakla kurtarmış Âdem babamızla Havva anamız. Ve gözyaşları sonlandırmış gurbetliklerini. 
Mü'min ne somurtur, ne olmaz şeylere gözyaşı döker, ne de her şeyi unutarak şuursuzca kahkaha atar. Orta yoldur onun tercihi. Başkalarını güldürmek için şaklabanlık yapmak yürek mayasını ekşitir Mü'minin. 'Çok gülmek, kalbi öldürür.' buyurur, Yüce Peygamber. 'Çok gülenin heybeti azalır' der, adalet kılıcı Hz Ömer. İnsanların huzuruna hep tebessümle çıkar Hz. Peygamber. Mü'minlere tepeden tırnağa en güzel örnektir O'nun her davranışı. Onu örnek alan Müslüman somurtamaz. Ekşitemez yüzünü. 'Din kardeşini güler yüzle karşılamak gibi bir iyiliği sakın küçük görme!' buyurur, Yeryüzü Efendisi. Güleryüz, muhatabın içini rahatlatır da ondan der bunu. Sevindirir, mutluluk dağıtır; güleryüz, inanmış gönüllere. 
Mü'minin mü'mine tebessümü; sadaka ve ibadet mesabesindedir, kutsal verilerde. Sadaka vermeye gücü yetmeyenlere ne güzel bir sermaye, değimli, sevgili kardeşlerim? 
İnsan, anasından doğarken dünyaya ağlayarak gelir. Dost'unun iradesi doğrultusunda bir hayat yaşarsa o Mü'min ömür sermayesi bittiğinde dünyadan gülerek ayrılır. Bazı Mü'min kardeşlerimiz, Allah ile öyle dost olurlar ki; yani öyle bir hayat yaşarlar ki, bu dünyadan ayrılırken tebessüm etmek onlara verilen erişilmez bir ödüldür. Ölüme yolculuklarını tebessümle başlatanlara bin selam, yüz bin selam... Zira en yüce Dost'a kavuşacaklarını melekler müjdelemeye gelirler o Mü'mine; ondan tebessüm eder en sevdiklerinden ayrılacakları anda. Demek ki en sevdiklerinin de en sevdiği var ki böyle davranır bu Allah dostu. Dünyadan tebessümle ayrılmak Allah dostlarına, Rabbimizden bir ödüldür, kardeşlerim. “Rabbimiz Allah deyip doğrulukta devam edenlere; ölümleri anında; korkmayınız, üzülmeyiniz, size söz verilen cennet (ödülüyle) sevinin. Biz, dünya hayatında size dost olduğumuz gibi Âhirette de dostuz. Burada (Cennette) canlarınızın çektiği; umduğunuz şeyler, bağışlayan ve acıyan Allah katından bir ziyafet olarak size sunulur' diyerek Melekler, inerler.” 
Bu dünyadan gülerek ayrılanlar; hayatları boyunca en yüce Dost olarak Allah'ı seçmişler, O'nu bir an olsun unutmamışlar, üzmemişler, kırmamışlar; buyrukları doğrultusunda tertemiz bir hayat yaşamışlardır. Ve sonunda daha bu dünyadan ayrılırlarken ödüllerini almışlardır. Onu bu en doğru yolda yürürken kimileri kınamıştır. Kınayanlara; 'Doğrusu ben, kendini Allah'a verenlerdenim” demiştir. Gördünüz değil mi kardeşlerim, o herkese nasip olmayan kutlu ve mutlu ödülü. Zira “(Dünyada) Yararlı iş işleyen ve Allah'a çağıran kimseden daha güzel sözlü kim vardır?”  “Boş lafı satın alanlar için rezil edici bir azap vardır”