Bugün, 27 Nisan 2024 Cumartesi

Selim EROĞLU


TAMARA 2018

TAMARA 2018


 Ahmet Tomrukçu'nun Terme'den Kimler Geldi/Geçiyor kitabını okurken yıllar önce beraber görev yaptığım bir öğretmen arkadaşa rastladım. Hem sevindim hem de üzüldüm.
   Öğretmen arkadaştan 33 yıldır haberdar değildim. Kitap sayesinde haberim oldu.
   1991 yılında Alucra İmam-Hatip Lisesi'nde Yedek Subay Öğretmen olarak görev yapıyordum. O zamanlar yedek subay unvanıyla bir yıl öğretmenlik yapılıyordu. Tayinim, bana pek de yabancı olmayan, Alucra'ya çıkmıştı. Kimle tanışsam, kime Termeli olduğumu söylesem “sen bizimsin” diyorlardı. Çoğunun Terme'yi görmüşlüğü vardı. Terme'de akrabaları olan çoktu. Bir iki kelamdan sonra kaynaşmamız kolay oluyordu.
   Göreve başladığım gün, ayrılacağım gün de belliydi. 30 Kasım 1991 tarihinde asker öğretmenliğim bitecek, asıl görev yerime dönecektim. İşte burada kendisiyle altı ay kadar beraber görev yaptık. Doğuda görev yapıyormuş. Tayini buraya çıkmış. Benden 15 yaş kadar büyüktü. Türkçe öğretmeniydi. Memleketi Samsun'a tayin istemiş ama çıkmamış. Er-geç Samsun'a gideceğim diyordu.
   Gurbetteyseniz, toprağınız aynıysa, tanışmanız, kaynaşmanız daha kolay oluyor. Birçok ortak yönünüz oluyor. Askeriyedeki “toprağım” hitabının yerini sivilde “hemşerim” hitabı alıyor.
   Tanıştıktan sonra kaynaşmamız kolay oldu. Hele bir de Termeli olduğumu söyleyince daha bir sevindi.
   Babasının ve annesinin görevi dolayısıyla çocukluğu Terme'de geçmiş. İlkokulu Terme'de okumuş. Terme'ye dair unutamadığı çocukluk hatıraları vardı. Bunları tatlı tatlı hasretle anlatırdı. Babası Terme'de komutanmış. Annesi ise öğretmenmiş. Babası genç yaşta vefat etmiş. Bir ağabeyinin Samsun Merkez'de diş doktoru olduğunu söylüyordu. Zannederim annesiyle birlikte yaşıyordu. Bu yaşına kadar hiç evlenmemişti.
   Bana adı çok ilginç gelmişti. Bu zamana kadar böyle bir bayan ismi hiç duymamıştım. Adı Tamara idi. Rahmetli babası Van'da komutan iken “Akdamar” adası efsanesinden etkilenerek bu ismi kendisine vermiş.
   Teskere zamanı geldi. Alucra'dan ayrıldım. 33 yıldır bir daha da kendisiyle hiç görüşmedim. Kitabın 127. sayfasında kendiyle ilgili bahse rastladım. Meğer Ahmet Abi aileyi tanıyormuş. Komşulukları olmuş. Diş doktoru Bülent Arpat sınıf ve çocukluk arkadaşıymış. Yıllar sonra karşılaşıp eski günleri yad etmişler.
   Tamara Hanım 17 Nisan 2018 tarihinde salı günü vefat etmiş.
  Yazar o günü kitabında şöyle anlatıyor:
   “Osman ve Bülent çocukla arkadaşım. Tamara, Aytek ve Fatih de çocukluğumun çocukları. Tamara'nın ölüm haberini duyunca Bülent'i arayıp başsağlığı dileklerimi bildirdim. Cenazeden geç haberim oldu, katılamadım. Yarın taziyelerimi sunmak için ziyaretine geleceğimi söyleyip Osman'ı sordum. Osman'ın Samsun'da olduğunu ve yarın akşam Ankara'ya döneceğini öğrenince 59 yıl sonra sevdiğim bir çocukluk arkadaşımı göreceğim için memnun oldum” (s.127).
   Hüzünlenmem bundan. Tamara Hanım vefat etmiş. Terme'den geçenler kervanına o da katılmış. Sağlığında görüşüp hasbıhal etmek isterdim. Nasip değilmiş. Gurbet ellerde, aynı okulda beraberce görev yapmıştık. Her defasında Terme'yi ve Termeliler'i çok sevdiğini ifade ederdi. Kader. Nereden nereye.
   Kendisine Yüce Mevla'dan rahmet diliyorum. Mekânı cennet olsun. Yakınlarına da baş sağlığı diliyorum.
   Ağabeyi Bülent  Bey, bir zamanlar Terme'de muayenehane açmış. Uzun süre diş doktorluğu yapmış. Öyle anlaşılıyor ki aile Terme'den hiç kopmamış. Kendisiyle tanışıp baş sağlığı dilemek isterim.
   Bülent Bey aynı zamanda yazarmış. Bu zamana kadar altı kitap yayınlamış. 
   Beni hatıralara gark eden ve bu satırları yazmama vesile olan Ahmet Abi'ye teşekkür ediyorum.
   Hatıralar kaleme alınmasaydı Terme'den kimlerin geçtiğini bilemeyecektik. Onun için diyorum ki yazıya dökülen her hatıra önemlidir.