Bugün, 16 Nisan 2024 Salı

B.Rahmi ÖZEN


TERME BELEDİYESİ KÜLTÜR-SANAT-EDEBİYAT ve SOHBET EVİ 3

TERME BELEDİYESİ KÜLTÜR-SANAT-EDEBİYAT ve SOHBET EVİ 3


    Bu, aynı başlık altında 3. yazım. 
    Terme'de Kültür-Sanat ve Edebiyat sevdalılarının bir mekânda buluşup sohbet edeceği ve mezkûr konularda fikir teatisinde bulunacağı, sevgili gençlerle buluşacağı bir yerimiz yok. Böyle bir mekân, Termemizin büyük ihtiyacı...     Bu ihtiyacın giderilmesi Terme Belediyemize düşer. 
    Belediyeler, yaptıkları kaldırımlarda, caddelerde, sokaklarda, park ve meydanlarda bu milletin ruhuna yakışır tarzda gezip tozan gençliğin yetişmesi için kültürel atılımlarda da bulunurlar. 
    Daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi sohbet evi için en merkezi ve en güzel yer; Termemizin tarihi Ahşap Pazar Camisinin abdesthanesinin üstüdür. Buraya doğal çevrenin dokusu bozulmadan ahşap kamelya tarzı katlanır camlı bir kültür evi yapılabilir.  Hatta halen oradaki mermer fıskiye bu evin içinde bir dekor olarak düşünebilir.
    Gerek Termeli kültür ve sanat dostları, gerekse Termemize dışarıdan gelenler burada konulu veya konusuz sohbetlerini yaparken onları dinleyen gençlere soru sorma ve yorum yapma fırsatı doğurmalı. Bu sohbet evi, gençlerimizin düş dünyasına bir davetiye olur, fikir dünyalarına açılan tertemiz bir kapı, aydınlık bir pencere olur.     Mutsuz gençlerimizin ufkunda yepyeni bir güneş doğurup umutlu günlere ve yıllara yolculukları başlar. Bilim, fikir, kültür ve sanat dostlarımız, sohbetleriyle gençlerimizi yepyeni dünyalara ve hülyalara götürür. Buradaki sohbetleri dinleyen gençlerimiz, yenisini dinlemek için apayrı ülküleri hayal etmeye başlarlar. Gençler, ellerinden telefonları bırakır, aldıkları feyizle kitap sayfalarına döner. Kim bilir bekli de kalemi alıp yazma tutkusuyla içlerindeki yeni Mehmet Akifleri, Necip Fazılları, Arif Nihatları, Peyami Safaları, Karakoçları, Serdengeçtileri doğururlar…     Büyüklerini dinledikçe okuma-yazma iştahları kabarır. Tarih bilinçleri bereketlenir. “Kanka, kanki, fokusladım, shortladım, aşko, laykladım, info verir misin, salla gitsin, ponçik, kokoko…” gibi bize ait olmayan küflü dilleri bırakıp bal tadındaki Türkçemizi kullanma bilinç ve üsluplarına dönerler; yaratıcı düşünme ve eleştirel dinleme yeteneği kazanırlar, şiir ve edebiyat sevgileri yeşillenir. Gençlerimizin Türkçemizi doğru kullanmaya, özgün karakter ve kurgular yapmaya, üsluplarını akıcı ve dikkat çekici mecralara yöneltmeye çok ihtiyaçları var. Onlara bu Kültür-Sanat-Edebiyat ve sohbet evinde ülkemizdeki ve dünyadaki gelişmeleri yakından takip etme alışkanlığı kazandırmak gerek. Büyülü dil Türkçemizin, edebiyat ve sanatımızın çekirdeğinden yararlanarak manevi dünyalara kapı açmamız ve gençlerimizin önlerindeki sis bulutlarını aydınlatmamız gerek. Bu ideal Kültür-Sanat-Edebiyat ve Sohbet evi yapılmalı ve hayallerimiz gençlerde yaşamalı, özlediğimiz gençlik bu evlerden yetişmeli. Sanat ve edebiyat; insanı hekim gibi iyileştirir. Onun, bunun küf kokan dil, acı düşünce ve fikirleriyle gençlerimizin berrak beyinlerine sızan hileler, bu evlerde aydınlatılmalıdır.
    Üzülerek söyleyeyim ki gençliğimiz, bugün kalabalık guruplar içinde yalnızlığı yaşıyor. Onları sahiplenmeli ve yalnızlıklarını gidermeli, geleceklerini mutlu etmeli, onlarla birlikte bu aziz topraklarda kök salmalı, onlarla birlikte çiçek çiçek açmalıyız. Onları öyle yetiştirmeliyiz ki; bu vatan, bu din, bu aziz millet ve bayrak uğruna anadan geçmeliler, Suna'dan geçmeliler ama asla Aras'tan, Dicle'den, Fırat'tan geçmemeliler. Bölük bölük olup kıtalar tutmalılar, kalyon kalyon olup deryalar yutmalılar…