Bugün, 18 Ekim 2024 Cuma

B.Rahmi ÖZEN


VARLIĞIN ÖZÜNDEKİ AŞK

Eğer göstermezsen yarı Ağlatırsın zarı zarı Yunus


Göz körlüğü mü, gönül körlüğü mü?
Kötü bakan, hep kötü görür! Kar’ı, kara görür, gündüzü gece. Çok korkunç bir körlüktür, gönül körlüğü. Kâinatın künhünü yani varlığın özünü ve yaratılışın anlamını kavramayanın gözleri, gecenin karanlığında siyah taşın üstündeki siyah karıncayı görecek kadar keskin de olsa; o, kördür.
Zıtların ahenginde dönen bu devranın derununda gözle değil, ancak gönülle görülebilen insandır. İç boyutlarında öylesine özel, öylesine güzel sırlar ve vuslat bekleyen hakikatler vardır ki, görmekten hadım olanlar bu inci mercan güzelliğini göremezler. O gözler, ışığı sönmüş kandili gibidir.
Hazret-i Şems, Makalat adlı eserinde: ‘Bir kâfire dedim ki: Sen de Allah'ın kulusun, ben de. Fakat sen O’nun kahır sıfatından, bense lütuf sıfatından yaratılmışız. Lütuf sıfatı, kahır sıfatından üstün gelir, Kahırdan vazgeç ve lutfa bağlan! Onun tadı daha hoştur!
Peygamber öğütlerinin tüm özeti: insana bir ayna aratmaktır. Ey varlığın yaratılışını kavrayamayan kişi! Surette sen O’ndan bir parçasın, bundan niçin haberin yok? Gel, bütünden habersiz yaşama! Bunu anla ve bütünle tanış.
İnsanları bütüne çağıran peygamberlerin getirdiği ortak öğretinin odağında, onları iki cihanda mutlu etmenin çekirdeği döner. Arifler, bunu çok güzel kavramıştır. Kâinatın özüyle öpüşüp koklaşan bu İslam aydınlarının, yetmiş iki millete hoş bakışlarının dışında kalanları hakikate asi kabul etmelerinin ana sebebi budur.
 Bilgeliği yakalayan İslam aydınlarına göre, artının eksiye: ‘Hey eksi! Hay aksi, hep öyle eksi ve aksi kalma! Tek sıfatla cümbüş olmaz! Beri gel, olalım, bütüne ulaşalım!’ deme hakkı vardır. Lakin, eksinin aksiliği tutar ve artıya karşı bir şey söylerse: ‘Sen gel de, bir de bizdeki eksiliğin derunundaki fedakarlığı gör!’ derse, o da aynı ölçüde haklıdır.   Çünkü ‘lâ’nın ‘illâ’ya cevabıdır bu. Yani kahrın lutfa hitabı...
‘Eksi’ ve ‘artı’ kutuplarındaki ‘la’ ve ‘illa’nın yarenliğinin farkına varan Yunus, öyle bir semah yapıyor ki, her şey açılıp saçılıyor orada:
Eğer göstermezsen yarı 
Ağlatırsın zarı zarı
Layık görür isen narı 
Lutfun da hoş, kahrın da hoş!
Dünya ‘darü'l-ihtilaftır’. Yani ihtilaf evi… İhtilaf evinde laf ve ihtilaf eksik olmaz. Zıtların ahenginde dönen devranın derunundaki turlarını tamamlayan İslam aydınlarının evrenin ve devranın çözümsüz gizem dekorlarında dönüp dolaşan şeylere (insan, eşya, tabiat, kâinat) hoş bakmalarının sebebi budur.
Bezm-i Âlem Valide Sultan, ünlü dizelerinde haykırır:
Muhabbetten Muhammed oldu hasıl
Muhammedsiz muhabbetten ne hasıl!