Bugün, 20 Nisan 2024 Cumartesi

Hasan ÖZDEMİR


AH BU GENÇLİK

AH BU GENÇLİK


Geçenlerde sayın Cumhurbaş-kanımız İstanbul caddelerinde yürüyor. Hem sohbet ediyor, hem de dert dinliyor. Yürürken bir de ne görsün? Üst katta kahvehanede oturan çocuklar sigara içiyor.
Cumhurbaşkanımız onları uyarıyor, hakikaten çok saygısızlar ki içmeye devam ediyorlar. Belediye başkanımız gülümseyerek işi yumuşatmaya çalışıyor ama nafile. İş ciddi. Zabıtayı gönderiyor, basıyorlar okkalı bir ceza. Tam 6 bin lira. Biz öylemiydik, büyüğümüz bizi sigara içerken görse hemen saklar veya atardık. Ya şimdi? Öğrencilerimiz sigara içerlerse eğer,biz yol değiştiriyoruz ya da görmezden geliyoruz. Nerden nereye değil mi ya?
Cumhurbaşkanı geçiyor oradan, duyurmadılar mı size? Ne o öyle nispet yapar gibi sigara içmek? Bu kadar saygısızlık, bu kadar terbiyesizlik olur mu? Cumhurbaşkanı tekrar söylüyor, uyarıyor. Bunlar tüttürmeye devam ediyorlar..

Hani yolsuzluk, hırsızlık, adam kayırma falan yapsanız neyse. Rüşvet müşvet işi olsa onu da anlarım. Cizre’de, Şırnak’ta özerklik ilan etseniz ona da lafım yok. Bayrağı da yakın, gönderden indirin, hadi onu da anladık. Askerimizi, polisimizi kalleşce vurun. Araçları yakın, dükkanları yağmalayın tamam. Ama Cumhurbaşkanı-mız caddeden geçerken duman tüttürmek? Olur mu ya?
Ayıp, bende kınıyorum bu gençliği…

Beyin oğlu, Çingene’nin kıza âşık olmuş, ya kızı alacak, ya canına kıyacak... Oğlanın babası kalkmış, Çingene’nin kulübesine gitmiş, utana, sıkıla, ellerini ovuştura ovuştura halini arz eylemiş:

-“Çeribaşı hazretleri, bizim mahdum, sizin pek kıymetli, nadide kerime hanımınızın desti izdivacına taliptirler... Lütfen bu arzumu kabul buyurmanızı hassaten, rica ederim, kerem buyurun efendim!” Çingene bir celallenmiş ki sormayın gitsin!
-“Yıkıl git karşımdan be adam, benim senin oğlun gibi züppelere verecek kızım yok, defol, çık dışarı!” Zavallı adam, bitkin, perişan eve dönerken yolda mahallenin kabadayısına rastlamış; başına gelenleri anlatmış... Kabadayı teselli etmiş:

-“Merak etmeyin beyefendi, siz onu bana bırakın, siz düğün hazırlığına başlayın!” Kabadayı ertesi sabah yola çıkmış, Çingene’nin kulübesini görür görmez basmış narayı:
-“Ulan çeribaşı ben geldim!” Çingene fırlamış dışarı:

-“Buyurun beyzadem buyurun, hoş geldin, sefa geldin, emret!” “Ulan sen kim oluyorsun da beyin oğluna sümüklü kızını vermiyorsun! Yakarım lan seni!” Çingene boynunu bükmüş:
-“Aman beyzadem, kızını vermemek ne demek, istemesini bilmeli... Kızı gelip böyle isteseydi vermez miydim?”

Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı. Ne diyelim. Kıssadan hisse.
Kalın sağlıcakla…