Bugün, 28 Mart 2024 Perşembe

B.Rahmi ÖZEN


AH BU SEHERLER

AH BU SEHERLER


    Seherin sessizliğini kendine özge zikriyle bir bülbül bozuyor. 
    Bülbülün her ötüşü, kâinatın özünden bir sesleniş, Yüceler Yücesi'nin makamına. Var olmanın şükür deminde bülbül dilince dua dua zikri en Yüce'ye... Bu ötüş, adamın yüreğine bir hoş dilberlik sunuyor. 
    Bülbülün ötüşü, gül şafağı bir sabah tazeliğinde buram buram yeni bir var oluşu muştuluyor. 
Kırmızı güller üstünde yüreğini gül gibi kanatan bülbül, durmadan ötüyor. Tüm olup bitenlere tanıklık ettiğinin imzasıdır, bülbülün ötüşleri. Evrende bulunmayan seslerin raksı yani. 
    İnsan bu raksın neresinde? 
    Bu esintiler O'dan bir lütuftur. 'Seviyorum tüm yaratılmışı ve sana teşekkür ediyorum, Rabbim!' diye nida ediyor, bülbül.                         
         Bin bir nimetten oluşmuş sofra gibi bülbülün çağrısı. Damıttığı musluklardan bengisular fışkırıyor. Damlaları, inci-mercan... Dudaklarında en latif söz ırmağı bülbülün... Nefesi gülistan ve sesi baharistan..         
            Dem; gül şafağı… Öylesine latif, öylesine tanımsız bir an… İpince bir manzara gül şafaklarda.  Ve Yüceler Yücesi, mesajıyla sesleniyor insana;
            'Andolsun geceden sonra kızıl şafaklara…’
            Dağların yükünce ağırlaşır böyle demlerde bilinçli insanın efkârı. Göğün boşluğu, güvercin tüyleri gibi toprağın yüreğine iner. 
    Sesler, solgun dudaklarda mahpus kalmamalı bülbülün çağrısını duyunca...
    Ve dertlerin ağırlığından hayat; yüreklere batmış bir çöl dikeni olmamalı bülbüller şakıyınca... Bedenler, sıtmalı hastalar gibi titremeli ve düşen közle ateşlenmeli. 
Sözler, inleyen deli rüzgârın uğultusu ve yutmaya aday korkunç bir yılan ıslığı olmamalı insanın dilinde...   Yüce duygularla tebessüm etmeli yüz yüze bakınca. 
    Muştu kokan rüzgârların dingin serinliğinde yüreğini yıkamalı insan. 
    Yangın yeline sarılmış gibi sızı içinde bir yürek taşımamalı bülbülü duyduktan sonra. Kutlu emanetin bilincini yitirmemeli ve attığı her adımda erdemin omuriliğine diken batırmamalı. Ekmek diyenin çehresine kırılgan çizgilerle bakmalı ve merhamet sunan elleriyle yetimin saçlarını okşamalı. Bu erdemin kara sevdalısı, merak edilen 'İlâhi emanetin' henüz ölmediğini göstermeli. Kendine ve evlâdüıyalına ayırdığı bir dilim ekmeği, yoksulun çatlak dudaklarına sunmakla sevginin yüce onurunu kurtarmalı.
    Ve sesi, seherlerde öten bülbüllere karışmalı Mü'minin…