Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Zeki ORDU


AKDAĞ’DA KABARAN YÜREK

AKDAĞ’DA KABARAN YÜREK


Buradan hep kendi yazdıklarımızı paylaşmakla kalmayıp, ehemmiyetine binaen başka yazarlar tarafından yazılmış satırları da kaleme almışlığımız oluyor. Bu hafta ben de öyle yapacağım.

daha önce “Bozoknağme” adlı eserini okuduğum S. Burhanettin Kapusuzoğlu’nun “Böyle Dedi Yozgat” adlı eserin okumasını yeni bitirdim. Bozoknağme adlı eser 380 sayfadan ibaret olup, konusu Yozgat’tı. Yazarın üslubundaki ustalığı ve satırlarındaki akıcılığı görünce diğer kitabını da okumak isteğim doğdu. İki kitap da Ötüken Neşriyat tarafından basılmış.

İkinci kitabımız diğerine göre daha az sayfalı. Konusu yine Yozgat.

Kitap bir roman ve hikâye olmadığı için net bir konusu yok. Şehir kültürünün dünden bugüne değişimini kaleme almış yazar. Bu hususta da bir hayli başarılı. Hatta belli zaman sonra diğer kitaplarını da okumaya karar verdim.

Dedim ya kitabın bir konusu yok. Şehre ait birçok başlık var. Bir cadde, bir mahalle, esnaf, vatandaş, yönetici, bazı ticaret halleri ve töreye ait yazılar.

Yozgat denilince “Her taşın altından Çapanoğlu” çıkıyor. Bu sülale bu kitapta biraz fazla zikredilmiş. Okuyucu Çapanoğullarının zalim mi, munis mi olduğuna dair bir karar verecek olursa pek de iyi şeyler düşünmez.

Konumuz Çapanoğulları değil ama içinde bu sülaleye ait bir menkıbeyi dile getirmeyi düşünüyorum. Konu Çapanoğullarının bir emrinin çiğnenmesi üzerine. Kitabın 101’inci ve 102’inci sayfalarında bahsi geçen konu şöyle:

“Çapanoğlu Süleyman Bey, haber gönderir, tellallar çağırtır. Beyin buyruğudur. Kız kaçırmak kat’i surette yasaktır, ona göre niyetlene varsa ayağını denk alın…”

Hüküm bu. Gel de Çapanoğlu’nun hükmüne karşı koy.

Bölgede uzun süre bir sessizlik olur. Kimse bu tür işlere yeltenemez. Ne de olsa karşısında sadece kız tarafı değil Çapanoğlu da vardır.

Ancak gönül bu. Gencin biri bir kıza sevdalıdır ve usulü dairesince talip olur. Kız tarafı talebi reddeder. Delikanlı araya aracılar koysa da nafile. Sonunda kızı kaçırmaya karar verir ve iki genç anlaşarak kaçarlar.

Durum vahimdir. Çapanoğlu Süleyman Bey çileden çıkmıştır. Hiddetlenir. Hemen adamlarını kaçanların peşinden salar. Çok geçmeden yakalanırlar ve Süleyman Beyin huzuruna çıkarılır. Delikanlı vaziyeti anlatır. Kıza normal yolla talip olduğunu, babası olmaz deyince kaçırdığını söyler. Başka çaresi olmadığını da dile getirir.

Süleyman Bey: “ Eee! Bu arada bizim yasak ne oldu” diye araya girer.

Delikanlı: “Vallahi Beyim! Akdağ’da kabaran yürek, Yozgat’ta çapanoğlu mu dinler?” deyip işi artık ne olacaksa olacak makamına getirir.

Çapanoğlu ne desin. Delikanlının samimiyeti karşısında öfkesi yatışır ve bir zaman delikanlıyı süzdükten sonra kahkahayı basar. Hemen kız tarafına haber salarak işin tatlıya bağlanmasını sağlar.

Bu menkıbeden bazen dik durmak lazım geldiğini, eğilip, bükülmenin insanı küçültmekten başka işe yaramadığını düşündürdü bana.

Yürek kabardı mı böyle kabarmalı işte…