Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

Zeki ORDU


ALİ DAYI

Yıl 1984. Aylardan şubat. Yolumuz olmaz bir tarihte Giresun´a bağlı Tirebolu´nun Eymür köyüne düşüyor. Adetten olmayan bir atama.


Yıl 1984. Aylardan şubat. Yolumuz olmaz bir tarihte Giresun´a bağlı Tirebolu´nun Eymür köyüne düşüyor. Adetten olmayan bir atama.
Biz; bize her yer vatan diyerek düşüyoruz yollara. Mevsim kış. O sene kar hayli fazla yağmış. Biz daha iki yılını doldurmamış bir öğretmen olarak birinci karne dediğimiz aranın ardından başka bir okulda devam edeceğiz göreve.
Kısa sürede ev bulmak, evi düzene sokmak hem bekâr, hem de erkek bir öğretmen olarak zor. Köyde elektrik de yok. Ders zili çalınca öğrenciler seni huzurlarında görmek isteyecekler.
Sıkıntılı birkaç günün ardından okul zili çalıyor. Biz genç bir Fen Bilgisi öğretmeni olarak kaldıkları yerden devam ediyoruz.
Köye yabancı olduğumdan, ilk günün ardından beni bir çay ocağına götürüyor arkadaşlarım. Çay ocağı dedimse öyle teferruatlı bir yer değil. Ağaçtan yapılmış masalar, duvar kenarına yapılmış ve Anadolu´nun çok yerinde ?sedir? olarak bilinen oturma yerleri. Mekânda üç masa bir de ocaklık var. Mütevazı bir yer anlaşılan.
Daha oturmadan müessese sahibi Ali Dayı bir hoş geldin çekiyor bize. Tabii sormadan çayları önümüze koyuyor. Mevsim kış, mekanda soba yanıyor, taze çayın dumanı kendisinden daha cezp edici.
Ali Dayı birkaç hal hatırdan sonra köyde öğretmen olarak geldiğimi öğreniyor. Şeker olarak daha çok Erzurumluların ?gırtlama çay? şekeri var. Tabii burada çay normal olarak içiliyor.
Duvarda devrin başbakanının fotoğrafları var. Askeri hükümet yerini kısmen sivile devretmiş. İhtilalin dirayetli lideri ?cumhurbaşkanı? görevine gelmiş.
Ali dayı sohbeti de siyaseti de çok sevdiğini ilk akşamdan belli etti. Asıl merakı benim görüşümün ne olduğu. Ben ilk günden gidilecek başka yerim olmadığı için lüzumsuz bir gerginliğe sebep vermek istemiyorum. Şöyle bir dinledim konuşmaları. Köy Demokrat Parti tabanlı. Ancak aynı fikriyatı savunan iki parti olduğu için bölünmüşler.
Ali Dayı durmadan bana sorular soruyor. Ben bu arada düşünüyorum. Rahmetli Özal iktidarda. Ben iktidar partisini destekliyorum desem ?yağcılık? sınıfına sokulabilirim. Sol görüşlü olanlar da hemen hemen yok gibi. Milliyetçi ve Muhafazakar tabanlı partiler de ihtilalin ardından tuhaf bir baskı altında. Ben de tuttum muhalefet olan diğer merkez sağ partinin ismini verdim.
Ali dayı şaşkın. Bana dik dik baktı. Gidip kendine bir çay doldurdu. Sonra yanıma oturdu. Bana ?Bak delikanlı; genç dediğinin ya devrimci, ya ülkücü, ya da dindar olur. Onlardan biri değilse iktidardan yana olur. Sen ne milliyetçi, ne muhafazakâr, ne de soldan bir fikir sunmadın. Üstelik iktidardan da değilsin bu nasıl iş? dedi.
Orada bulunanlar da biraz şaşkındı doğrusu. Ben biraz Demokrat Parti anlayışından bahsettim. Bu mevzuda herkes beni dinledi. Ancak ikiye bölünmüş bir Demokrat Parti anlayışının iktidar tarafında değil de muhalefet tarafında olmam biraz zor anlaşıldı.
Köyde üç sene kaldım. Ali Dayı beni siyasi önemli yerlere götürdü. Gezdirdi. Bütün gayesi benim de iktidarın nimetlerinden faydalanmam idi.
Çay ocağına gelince orası çok ilginç bir yerdi. Her akşam sohbetler olurdu. Hatta neredeyse her akşam başka konu konuşulurdu. Çay ocağı müdavimleri sanki bir dernek mensubu giydiler. Saf Anadolu insanlarının toplandığı bir yerdi.
Ali Dayı önemli biriydi. Adı ?Ali? olmasına rağmen herkes ona Ali Dayı? derdi. Şu satırları yazdığım sıralarda 85 yaşlarında ve yaşadığını duydum. Hafızası ve lafazanlığı yerindeymiş. Üstelik dinçmiş.
Ali Dayı ve Ali Dayı´ın çay ocağı bir araştırma konusu aslında. Artık onu da ileride yazarız.
Köylerden bu tür mekanlar azalınca köy de göç verdi.
Ali Dayı´ya sağlıklı uzun ömürler dilerim. Seni ve Eymür´ü hiç unutmayacağım.