Dünyanın her yerinde, eğitimde taşları yerli yerine oturtmadan, kalkınmayı ve huzuru yakalamak mümkün değildir. 1960 yılından beri öğrenci, öğretmen, idareci ve emekli olduktan sonra da üç yıl dershaneci olarak eğitimin içindeyim. İnanın, bir arpa boyu kadar yol alındığını görmedim. Ne öğretmen yetiştirme, ne de sınav sistemi şu ana kadar rayına oturmamış, adeta yap boz tahtasına dönmüştür.
Şimdi, yeni çıkarılan bir torba yasayla da dört yıldan fazla görev yapan, il ve ilçe milli eğitim müdürleri ile müdür yardımcıları, okul müdür ve müdür yardımcıları görevden alınacaklar.100 binin üzerinde olan bu müdürler, dört yılını doldurduktan sonra ya öğretmen olarak göreve devam edecekler, ya da zamanı gelenler emekli olup gidecekler. Başarısız olan idareciler varsa, denetimini yap görev yerini değiştir veya al, ama arı gibi çalışan bir sürü idarecilerimiz var. Bir okulun hem muhasebesini, hem eğitimini, hem de temizliğini sırtlanmış, ah vah demeden götüren kendini bu işe adamış pırıl pırıl arkadaşlarımızı görüyorum. Şimdi bunları görevden alıp, bunlardan başarı bekleyeceksiniz. Yazık olacak bu gençlere, bu çocuklara.
Sayın Avcı`nın zerre kadar eğitimden anladığını sanmıyorum. “Eğitimi yeniden dizayn ediyoruz. Dershane dönüşümü de bu torba yasayla yoluna giriyor. Velilerimizi büyük manada külfete sokan, çocuklarımızın gecesini gündüzünü karıştıran dershane külfetinden kurtarıyoruz. Bunları özel okula dönüştürüyoruz.”diyor. Sizin dünyadan haberiniz yok, dershaneler çoktan evlerin odalarına girdi. Özel dersler velinin belini 2-3 kat daha büktü. Siz dershaneleri para basma makinası sanıyosunuz, bir sürü fakir fukara öğrencinin buralardan ücretsiz, hatta kitap parası bile vermeden yararlandığını biliyor musunuz? Şimdi “Uygun olanlar özel okula dönüşecekler.” diyorsunuz. Özel okul bu, kim verecek 8-10 bin lirayı. Sizin de çocuğunuz yok anlaşılan, ya da hesap kitap bilmiyorsunuz.
ÇOCUĞU OLMAMAK SUÇ MU?
Sayın Başbakan, bir parti lideri için, “Ailesi yok, çocuğu yok, ne anlar aileden çocuktan”diyor. Çocuğu olmayan milyonlarca insan var. Nasip kısmet işi. Vermeyince Rab`bim vermiyor işte. Said-i Nursi`nin de yoktu, büyük önder Atatürk`ün de. Demirel`in ve Ecevit`in de olmadı. Yıllarca dost olduğunuz Fethullah Hocanın da yok. Olanları da görüyoruz. Çalanları, çarpanları da. Allah her şeyin hayırlısını nasip etsin. Ne demiş Yunus,
“Elif okuduk ötürü,
Pazar eyledik götürü,
Yaradılanı hoş gördük
Yaradan’dan ötürü.”
Kalın sağlıcakla…
