Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Selim EROĞLU


ANAM İÇİN?


Geçen hafta cen­net mekân ana­mın ve­fa­tın­dan do­la­yı ya­zı­mı ya­za­ma­mış­tım. Bir haf­ta­dır duygu yo­ğun­lu­ğu ya­şı­yo­rum.


İnsa­nın sev­di­ği­ni kay­bet­me­si, hele bu sev­di­ği anası ise da­ya­nıl­ma­sı çok zor bir ha­di­se. Acı­la­rın pay­la­şıl­dık­ça azal­dı­ğı­na bu ve­si­ley­le bir kez daha şahit oldum. Acı­mı­zı pay­la­şan­la­ra bir kez daha te­şek­kür edi­yo­rum. Allah kim­se­ye da­ya­na­ma­ya­ca­ğı acı gös­ter­me­sin. Allah bütün geç­miş­le­ri­mi­ze rah­me­tiy­le mu­ame­le ey­le­sin.


Bütün ana­lar muh­te­rem­dir. Ana­lık başlı ba­şı­na mu­kad­des­tir. Ana­lık, Ce­nâb-ı Allah´ın bazı kul­la­rı­na bah­şet­ti­ği bir cen­net he­di­ye­si­dir. ?Cen­net, an­ne­le­rin ayak­la­rı al­tın­da­dır,? ha­di­si­nin ma­na­sı­nı şimdi daha iyi an­lı­yo­rum.


Ana; ev­la­dı­nı dokuz ay kar­nın­da, iki yıl ku­ca­ğın­da, bir ömür boyu yü­re­ğin­de ta­şı­yan in­san­dır. Bunun da öte­sin­de öbür dün­ya­da da yü­re­ğin­de ta­şı­ya­ca­ğı­na ina­nı­yo­rum. Hangi Müs­lü­man ana, ev­la­dı­nın nar-ı ce­hen­nem­de yan­ma­sı­na razı olur? Ana­la­rı­mı­zın şef­kat ve mer­ha­me­ti ol­ma­sa biz ev­lat­la­rı ayak­ta du­ra­bi­lir miyiz?


Ana bir taç imiş,
Her derde ilaç imiş,
Bir evlat pir olsa da,
Anaya muh­taç imiş.


Ben bu za­ma­na kadar hep anama muh­taç ya­şa­ma­dım. Ma­ne­vi des­te­ği­ne muh­taç­tım, du­ası­na muh­taç­tım, var­lı­ğı­na muh­taç­tım. Bu muh­taç­lı­ğım, bun­dan sonra daha da ar­ta­cak. Benim anam, kırk ya­şın­da genç yaşta ko­ca­sı­nı kay­bet­miş, yedi ço­cuk­la dul kal­mış bir ka­dın­dı. Bu du­ru­ma isyan et­ti­ği­ne hiç şahit ol­ma­dım. Ka­de­re tes­lim ol­muş­tu. ?Allah´tan ge­le­ne boy­num kıl­dan ince? derdi. Bizi ye­tiş­tir­mek için çile çekti, yok­sul­luk çekti, sı­kın­tı çekti, bir gün olsun şi­ka­yet et­me­di. Ev­lat­la­rı­nı bir gün olsun bile terk et­me­yi dü­şün­me­di. Ye­me­di ye­dir­di, iç­me­di içir­di, giy­me­di giy­dir­di, gez­me­di gez­dir­di. Var mı bun­dan daha ötesi bir fe­da­kar­lık?


Son za­man­la­rın­da bile ev­lat­la­rı­nı dü­şü­nür­dü. Has­ta­lı­ğı do­la­yı­sıy­la zaman zaman köyde ya­nın­da ka­lır­dım. Soğuk kış gü­nüy­dü. Dı­şar­da kar ya­ğı­yor­du. Bu du­rum­da bile ya­nın­da bu­lu­nan kar­de­şim Sinan´a : ?Selim abin, do­ğal­gaz­lı yer­den ge­li­yor, so­ğuk­ta yat­ma­ya alış­kın de­ğil­dir, o şimdi so­ğuk­tan uyu­ya­ma­mış­tır? demiş ve sa­ba­ha kadar kendi uyu­ma­mış. Ana­la­rın dı­şın­da kim böyle dü­şü­ne­bi­lir?


Bütün em­sal­le­ri gibi anam da çok ka­na­at­kar­dı. Azla ye­ti­nir­di. Her şeye şük­re­der­di. Onun bu mü­te­vek­kil hali beni çok dü­şün­dür­dü. He­di­ye ola­rak al­dı­ğım basit bir namaz ör­tü­sü bile onu dün­ya­lar kadar mutlu eder­di. Te­şek­kür eder moral bo­zu­cu hiç­bir ifade kul­lan­maz­dı. ?Değil mi ki bana layık gör­müş­sün bun­dan âlâ şey olmaz? derdi. Bir de bizi dü­şü­nü­yo­rum, dün­ya­lar bizim olsa ikin­ci­si­ni is­ti­yo­ruz. Kim zen­gin, kim fakir şimdi daha iyi an­lı­yo­rum. En büyük zen­gin­lik ne malda ne mülk­te, en büyük zen­gin­lik ka­na­at­kar­lık­ta. Ge­ri­si hay huy­dan iba­ret.


Anamı en mutlu eden şey ev­lat­la­rın­dan ge­lecek en ufak bir iyi ha­ber­di. En üzül­dü­ğü şey de ev­lat­la­rı hak­kın­da ya­pı­lan şi­ka­yet­ti. Ana­mın, bir ev­la­dı­nın kötü du­ru­mu hak­kın­da gün­ler­ce üzül­dü­ğü­nü bi­li­rim. Bugün yedi kar­deş de hu­zur­lu ve mut­luy­sak ina­nın ana­mı­zın du­ala­rı yüzü suyu hür­me­ti­ne­dir. Ben ça­lış­tım oldu, diyen yalan söy­ler. Bugün, bu coğ­raf­ya­da di­ni­ne, di­ya­ne­ti­ne, va­ta­nı­na, mil­le­ti­ne bay­ra­ğı­na, mu­kad­de­sa­tı­na bağlı ne­sil­ler varsa ina­nın ana­la­rı­mız sa­ye­sin­de­dir. ´´Sizin için ne ya­pa­lım´´ diyen öğ­ren­ci­le­ri­me:?En önem­li­si; ana­nı­zı, ba­ba­nı­zı üz­me­yin, on­la­rın hayır du­ala­rı­nı al­ma­ya bakın? demek ol­muş­tur.


Bu tav­si­ye­yi bu­ra­da her­kes için ya­pı­yo­rum.


İlerde ka­le­mim el ve­rir­se ?Ana­mın Ki­ta­bı? nı yaz­mak is­te­rim. Ce­nâb-ı Allah, he­pi­mi­zi ana­la­rı­nın kıy­me­ti­ni bi­len­ler­den ey­le­sin.