Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Selim EROĞLU


ANAMAS DAĞI


Öğretmenlik mesleğine adımımı atmak üzere bu şehre ilk defa gelmiştim.

Daha önceki bilgilerim coğrafya kitaplarından ibaretti. Bir de o zamanlar çok meşhurdu, Demirel´in memleketi olduğunu biliyordum o kadar. Burası sonradan çok aşina olduğum Isparta´ydı.

Şehrin sokaklarında, caddelerinde gezerken bir şey dikkatimi çekti. Anamas ismi çok geçiyordu. Anamas caddesi, Anamas parkı, Anamas fırını gibi. Bizim Samsundaki Amisos ismi gibi. Dışarıdan Samsun´a ilk gelenin Amisos ismi çok dikkatini çekiyor olsa da biz farkında değiliz.

Anamas fırınına girdim ve bir simit aldım. Şehrin yabancısı olduğum üzerime sinmiş gibiydi.

Simidi veren tezgahtar:

-Nerelisin ağabey, dedi.

-Samsunlu´yum, dedim.

Birkaç sorudan sonra, bu sefer ben sordum.

-Bu Anamas ne oluyor, dedim.

-Şu karşıda görünen yer Anamas dagıdır. Bütün anamaslar adını bu dağdan alır, dedi.

-Niye bu dağa Anamas demişler, dedim.

Başladı anlatmaya.

-?Zamanın behrinde fakir, yoksul, dul bir kadın varmış. Bir de ufak çocuğu varmış. Çocuğuyla zar zor geçinip gidermiş. Günün birinde ufak çocuk kendilerine ait olmayan bir yumurtayla eve gelmiş. Anası nereden aldığını sormadan, ?aferin oğlum, çok iyi yapmışsın, zaten karnımız açtı. Şimdi pişirip beraberce yeriz? demiş. Üzümün bağını sormadan afiyetle yemişler.
Annesinden aferin alan çocuk çok iyi bir iş yaptığını zannederek ertesi gün iki yumurtayla gelmiş eve. Bu sefer iki kere aferin almış. Bir sonraki gün dört yumurtaya çıkmış icraat. Her defasında daha çok aferin alan çocuk işi iyice büyütmüş. Tavuk çalmış, horoz çalmış, kümes çalmış, sürü çalmış. Yıllar ilerledikçe hırsızlığın boyutu ve çapı da artmış.

Gel zaman git zaman günün birinde yakayı ele vermiş. ´Çocuk ?ben yaptıklarımın suç olduğunu bilmiyordum? diyerek bir bir neler yaptığını anlatmış. Malı kaybolan herkes davacı olmuş.

Mahkeme kurumuş. Davacılar, davalılar, şahitler dinlenmiş. Çocuğun bütün suçları bir bir tespit edilmiş. Sonuçta mahkeme heyeti adaletin tecellisi için hırsızın idamına karar vermişler.

Karardan sonra çocuğa son isteğini sormuşlar:

Çocuk da var demiş ve aynen şunları söylemiş:

?Siz kararı açıklarken ben de hayatımı gözümün önünden geçirdim. Ben, bu işe tâ çocukken bir yumurta çalarak başladım. Anam bana aferin deyince ben yaptığımın iyi bir şey olduğunu zannettim ve işi azıttım. Bana bu işin hırsızlık olduğunu ve kötü bir şey olduğunu anam hiç söylemedi. Eğer anam ilk yumurtayı çaldığımda, beni cezalandırsaydı ve beni doğru
yönlendirseydi, şimdi karşınıza idam mahkumu bir hırsız olarak çıkmazdım. Ben de herkesin parmakla gösterdiği iyi bir insan olabilirdim. Beni idam etmekle adalet tecelli etmez, hırsızlık da ortadan kalkmaz. Eğer adaletin tecelli etmesini ve hırsızlığın ortadan kalkmasını istiyorsanız, beni değil gerçek suçlu olan anamı asmanız gerekir? demiş.

Mahkeme heyeti bu savunma karşısında şaşkına uğramış ve kararı yeniden gözden geçirmişler. Adaletin tecelli etmesi ve hırsızlığın kökünün kazınması için çocuğun anasının asılmasına oy birliğiyle karar vermişler.

İbret-i âlem için adı geçen dağda çocuğun anasını asmışlar. Zamanla söylene söylene anamı as olmuş anamas.?

İşte Anamas´ın hikayesi buymuş.

O gün bu gün nerede bir hırsızlık haberi duysam Anamas dağı aklıma gelir.

Kıssadan hisse size ait.

Sağlıcakla kalın.