Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

Seyfi GÜNAÇTI


Ankara'da neler gördüm?

Ankara'da neler gördüm?


Emekliye ayrılmadan önceki son görev yerim olan Fatih Anadolu Lisesi'nden bir telefon aldım. 12'inci sınıf öğrencilerine bir Ankara gezisi düzenlemem isteniyordu. Görev yaptığım sırada Gezi Kulübü Rehber Öğretmeni olduğum için benden yardımcı olmamı istemişlerdi. 'Olur' dedim ve gezilmesi düşünülen yerlerden randevu ayarladım. Ben de -hasbelkader- öğrencilere rehberlik yapmak üzere kafileye dahil oldum.
16 Ekim Çarşamba günü saat 23.00'de Terme Cumhuriyet Meydanı'ndan Ankara'ya hareket ettik. Sabah namazını Hacıbayram Camisi'nde kılmaya niyetlenmiştik. Namazı Hacıbayram Camisi'nde kıldık ancak cemaate yetişemedik. Demek Hacıbayram'da sabah namazı cemaatine yetişmek için (bu mevsimde) Terme'den en geç 22.30'da hareket etmek gerekiyor. 
Malûmunuz Hacı Bayram Veli, Fatih Sultan Mehmet'in hocalarından Akşemsettin'i yetiştirmiş ünlü bir mutasavvıftır. Bir diğer özelliği de döneminde sosyal yardımlaşmaya önem vermiş ve bu konuda çalışmalar yapmış olmasıdır. Hacıbayram Camisi nispeten Ankara'ya hakim bir tepede bulunuyor. Buradan şehrin görüntüsü insana hoş geliyor. Ayrıca caminin çevresinde bulunan tarihi ahşap yapılar da ortama ayrı bir güzellik katıyor. 
Kahvaltımızı Altındağ'daki Manhattan Seral Hotel'da açık büfe usulü yaptık. Bildiğim kadarıyla Manhattan, ABD'nin ünlü şehri New York'un ticari, kültürel ve finansal merkezidir. Bir ada üzerinde bulunmaktadır. Öyleyse Ankara'daki bir otelin adı neden Manhattan? Herhalde havalı olsun diye. Yoksa sahibinin Manhattan'lı olduğunu düşünmüyorsunuzdur. 
Açık büfe uygulamasını bilirsiniz. İnsan çeşit çeşit yiyecekleri görünce 'yiyebilirim' düşüncesi ile her birinden tabağına koyar. Kahvaltı sonrası bir de bakmış ki yiyeceklerin yarısı tabakta kalmış. Bu yüzden kahvaltı öncesi öğrencilere bir hatırlatma yapma gereği duydum: 
“Çocuklar! Yiyebileceğinizi düşündüğünüzden daha azını tabağınıza alınız. Eğer aldıklarınız yeterli gelmezse tekrar alabilirsiniz. Yeter ki tabakta yemek kalmasın, israf olmasın.”
Bundan sonraki ziyaret yerimiz Anıtkabir'di. Ulus'tan 1'inci ve 2'inci Meclis binalarının önünden geçerken rehberimiz Samet Bey açıklama yaptı: 
“İstiklal Marşımız ilk olarak şu binada okundu ve burada kabul edildi.”
Anıtkabir 09.00'da ziyarete açılıyordu ve biz 15 dakika önce gelmiştik. Yolda bekleme yasağı olsa da otobüsü bir kenara çekip kapının açılmasını bekledik. Güvenlik kontrolünden geçtikten sonra Aslanlı Yol'a geldik. Hemen sağımızda bulunan odada Anıtkabir'in maketi önünde Samet Bey öğrencilere bilgiler verdi. Geçen yıl bu bölüm hizmete açılmamış mıydı yoksa biz mi atlamıştık, farkında değilim.
Sabahın bu erken saatinde Aslanlı Yolda çok sayıda Uzakdoğulu turiste rastlamak bizi şaşırttı. Ben Japonlara benzetmiştim ama sorduğumda, pek de iyi olmayan İngilizceleri ile Çinli olduklarını söylediler. Neredeyse Anıtkabir'in her bölümünde Çinlilere rastladık. Öğrenciler hemen Çinlilerle fotoğraf çektirme yarışına girdiler. 
Atatürk'ün mozolesi önünde de fotoğraf çektirdik ve ruhlarına Fatiha okuduk. Bir heykel gibi kıpırdamadan nöbet tutan askerlerle fotoğraf çektirmek, öğrencilerin en çok ilgi duyduğu konulardan biriydi. Zamanımız yeterli olmadığından müze bölümünü gezmeyi ertelemiştik. Ancak bir grup öğrencinin hızlı bir şekilde müzeyi bir uçtan diğer uca dolaştığını sonradan öğrendik. 
Sırada Kara Harp Okulu vardı. Bana adresi veren Yrb Bülent Yılmaz, “Meclis'in ziyaretçi kapısından Dikmen yönüne yukarı devam edin. 100 m kadar sonra sağda okulun levhasını göreceksiniz” demişti. Mesafe 100 metreden fazlaydı ama o kadar farkı sorun etmedik. 
Girişte bizi Tğm Emir Güler ve yardımcısı asteğmen karşıladı. Bir süre ilerledikten sonra otobüsten indik. Teğmen, öğrencilere 4'lü sıra olmalarını söyledi. Bu istek öğrencileri gülümsetti. Mümkün mertebe düzgün yürümeye çalışarak ana binaya giden yolun başlangıcındaki merdivenlerin önünde durduk. Teğmen, cep telefonu kullanmanın ve fotoğraf çekmenin yasak olduğunu bildirdi. Okulun fotoğrafçısı geldikten sonra merdivenlerde toplu fotoğraf çektirip binaya girdik. 
Gezimizin bundan sonraki bölümüyle ilgili izlenimlerimi sonraki yazılarda paylaşmak üzere güzel bir hafta diliyorum.