Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Ahmet SEZGİN


ANNE VE BABALARA SERZENİŞ

Anne baba olmak, eminim ki dünyanın en güzel duygularından birisidir. Ancak anne baba olmak dünyadaki en büyük sorumluluklarından birisini omuzlarına yüklenmek demektir.


Anne baba olmak, eminim ki dünyanın en güzel duygularından birisidir. Ancak anne baba olmak dünyadaki en büyük sorumluluklarından birisini omuzlarına yüklenmek demektir.
Bir karı kocanın yaşadığı sevginin, Allah tarafından sunulmuş en tatlı ve lezzetli meyvesidir evlat sahibi olmak. Yani evlat, Allah´a bol şükür etme aracıdır. Yani evlat, bir ömür boyu narin bir çiçek gibi özenle bakılacak dalları kırıldığında en hassas şekilde davranılacak hatta dallarının kırılmaması için yüzlerce önlem alınması gereken Allah´ın insanlara bahşettiği en güzel yaratılmışlardandır.
Her insan, birer anne baba sahibi ve evlat sıfatıyla bu dünyaya geldi. Peki, bizler çocukluk dönemimizde neler yaşadık? Ailelerimiz bize çocukluk dönemimizde doğru davranışlarda bulundu mu? Ve daha sonra çoğu insan evlat sıfatından anne baba sıfatına geçer. Peki, bizler çocukken ailelerimizin bize karşı olan davranışlarının iyi olan yönlerini örnek alıyor muyuz? Ya da yanlışlarını kendi çocuklarımıza yapmamamız gerektiğinin farkına varıyor muyuz?
Ankara´da staj yaptığım okulda yaşadığım bir olay beni derinden etkiledi. Öğretmen, çocuklara bir çocuğun ailesine yazdığı bir metin okudu. Bu metinde çocuk, ailesine kısaca şunları söylüyor: "Anneciğim, Babacığım! Ben sizleri çok seviyorum, sizler de beni çok seviyorsunuz, biliyorum. Ama beni çok sıkıyorsunuz. Benim kararlarıma saygı duymuyorsunuz. Beni diğer arkadaşlarımla karşılaştırıyorsunuz. Bana yanlış yapma hakkı tanımıyorsunuz. "
Öğretmen de öğrencilerden bu metinden hareketle ailelerine bir şiir yazmalarını istedi. Öğrencilerin yazdığı şiir denemeleri, insanın içini yakar nitelikteydi. Öğrencinin bir tanesi ailesine şu şekilde bir şiir yazmış: "Anneciğim, Babacığım!/ Beni çok seviyorsunuz / Ama beni aynı zamanda dövüyorsunuz. /Bana bu çok zarar veriyor. /Benim psikolojimi bozuyor. / Ne olur, beni dövmeyin!/ Ben sizi çok seviyorum." Bir diğer öğrenci ise şunları yazmış: "Anneciğim, babacığım! /Ben, sizleri canımdan çok seviyorum/ Ama birbirinize sürekli bağırmanız beni çok üzüyor. /Birbirinize bağırmak yerine bana bağırın. /Ama yeter ki siz iyi olun." Bir diğer yürek burkan şiir ise şöyle: "Anneciğim, beni çok seviyorsun/ Ama beni sürekli aşağılıyorsun./ Ben çok kez keşke olmasaydım keşke ölseydim, dedim./ Lütfen, bana böyle davranma."
Bu çocuklar pırlanta gibi çocuklar. Peki, biz çocuklarımızı çok seviyoruz gururuyla dolaşırken çocuklarımıza nasıl bu zararı veriyoruz? Onların hayatlarıyla oynuyoruz? Bu şekilde mi seviyoruz çocuklarımızı Allah aşkına? Allah´ın bizlere verdiği büyük nimete bu şekilde mi şükrediyoruz ey ebeveynler?
Yapmayın, ne olur, yapmayın ey ebeveynler! Bu çocukları mahvetmeyin. Onları sevin ama onları şartsız sevin. Sınavlardaki başarılarından dolayı değil, ahlaklarından dolayı gurur duyduğunuz için sevin. Onlara yanlış yapma hakkı tanıyın. Yanlışlarında onları yargılamayın, sadece yol gösterin. Onlardan sevginizi mahrum etmeden yanlarında olduğunuzu hissettirerek evlatlarınıza yol gösterin.
Kendi eşlerinizle olan sıkıntılarınızı, işyerlerinizdeki dertlerinizi çocuklarınıza yansıtmayın. Onları parayla değil, sevgiyle doyurun. Onları sizin köleniz olarak görmeyin, özgün bir birey olarak görün ve yetiştirin.
Geleceğimizin umudu olan gençler, belki bu yanlış tutumlarınızla çok okuyacaklar, çok çalışkan olacaklar ama kişiliği, karakteri oturmamış, psikolojileri bozuk insanlar olacaklar. Rabbim bizlere emanetlerimizi en iyi şekilde yetiştirme şuuru nasip etsin.
Furkan SEZGİN