Bugün, 24 Nisan 2024 Çarşamba

M. Yetkin KARAMOLLAOĞLU


ANNELERİMİZ NADİE ÇİÇEKTİR


Annelerimiz nadide çiçeklerdir. Onların yaşamının idamesi için hepimize büyük sorumluluklar düşmektedir.

Annelerimiz, bizleri canından, ruhundan ve özünden biri olarak görür. Hayatlarını, bizim hayatımızın daha iyi olması için harcarlar. Annelerimizi tek bir günle anmak yerine her gün onların yanlarında olduğumuzu, emeklerinin boş olmadığını hissettirmek bence daha doğrudur.

Köşe yazarı bir arkadaşım Zeki Yücel´e ait annelerle ilgili duygu yüklü bir mektubu paylaşmıştı. Ben de sizlerle o mektubu tüm annelerimizin anneler gününü kutlayarak yeniden paylaşmak istiyorum.


"Bu mektubu, soğuk mezar taşına oturup, taze toprağını avuçlarımda ufalayarak yazıyorum annem.


Hava biraz yağmurlu.


Ve yağmur, gözyaşlarımı da alıp sürüklüyor anne.


Oysa; yağmurun yağışını, pencere önünde birlikte seyrederdik seninle.


Omuzuna yaslardım başımı, ne de güzel kokardın.


Yanındayken kendimi öyle güvende hissederdim ki anne.


Hayal gibi ama hatırlıyorum.


Her gece üzerimi örtmeye gelirdin usulca.


Omuzlarıma kadar örtüp yorganı, sonra da yanağımdan öperdin sıcacık.


Biliyor musun anne?


Aslında ben, uyumadan beklerdim o gelişlerini.


Sıcacıktı nefesin, hele o kısık sesinle "canım yavrum" deyişin, hala kulaklarımda.


Babamın pazarda harcaman için verdiği harçlıktan illaki arttırıp, abimle benim ceplerimize sıkıştırırdın.


Arkadaşlarınızın yanında mahcup olmayın derdin.


Aslında, en samimi arkadaşımız sendin anne.


Oturup derdimizi dinlerdin.


Zaten hiçbir şey saklayamazdık senden; anneydin ne de olsa, hissederdin.


Sokakta yaramazlık yapıp, kaçarak eve gelirdim.


Babamın gelmesine yakın, korkumdan uyurdum hemen.


Babama şikayet edersin diye korkardım, ama söylemezdin.


Ben, şakacıktan uyuyor gibi yapıyordum anne, sonra da kalkardım şikayet etmediğini anlayınca.


Hadi anne, sen de benim gibi şaka yaptım de.


Az sonra kalkacakmışsın gibi geliyor yattığın yerden.


Hadi; hadi, kalksana anne.


Cennet senin ayaklarının altında; Oysa biz, daha o mukaddes ayaklarını öpemedik.


Gitme anne, böylesine zamansız, böylesine amansız gitme.


Biz daha, cenneti hak edemedik, Cenneti hak edemedik anne.


İşte bak; giyinip kuşanıp, baş kaldırdım dağlara inat.


Ama, sen arkamda yokken, ben kendimi zavallı hissediyorum anne.


Kalksana anne; Yine arkamdaki dağım ol, yolumu bekleyenim, gözyaşımı silenim ol anne.


Dağlar yıkılmaz sanırdım; Meğer yıkılırmış, meğer yıkılırmış anne.


Hiç unutmam.


Abim askerdeydi.


Sen, sineni gere gere, başın dimdik, "asker anasıyım"derdin, konu komşuya.


Derdin de, hep gizli gizli, hep için için ağlardın.


Biz, gizli ağlamayı unuttuk anne.


Hıçkırıklara boğulduk, gözyaşlarımıza, yağmurlar ağlar oldu anne.


Hadi; hadi, kalksana anne.


Daha, helalliğini alamadık, daha, kokuna doyamadık, daha, doyasıya sarılamadık.


Kalksana anne.

Cennet, ayaklarının altındaydı.

Biz daha, Cenneti hak edemedik anne.

Biz daha; Cenneti hak edemedik.?

Yarınınız bugünden güzel olsun.