Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Ahmet SEZGİN


ANNELİK VE YUVA


Anne; çocuk doğuran değil, toplumu doğuran ve dirilten çok değerli bir varlıktır. Annelik; gönüllü yapılan, karşılığı ancak Allah´tan beklenecek, dünyanın en güzel, en değerli hayırlı ve çileli mesleğidir.
Ev hanımı olmak başka, anne olmak başka. Ev hanımı olduğu halde annelikle alakası olmayanlar olduğu gibi dışarda çalıştığı halde çocuklarına iyi anne olanlar da var.
Anneliğe, sadece çocuğunu doğurup besleyen, yemek yapan, bulaşık yıkayan, evi temizleyen, çocuklarının maddi bakım ve ihtiyaçlarını gideren varlık olarak bakıldığından beri evler yuva sıcaklığını, aile muhabbet ve saadetini kaybetti.
Konforlu evlerde yalnızlığı yaşayan, en önemli oyuncağı ve arkadaşı akıllı telefonlar olan çocuklarımız annelerinin sevgi ve şefkat yüklü ilgi ve terbiyesine hasret yaşıyor. Çünkü anne sütünün yerini hiçbir gıdanın tutamayacağı gibi, annelerin içirdiği sevgiyi hiçbir bakıcı veremeyecektir. Annelerin çocuklarının yüreğine fısıldadığı ninnileri, türküleri, ilahileri, duaları hiçbir mürebbiye onların gönlüne üfleyemeyecektir. Hiçbir özel öğretmen, anne kadar ana dilini çocuğa sevdiremeyecektir.
?Bedenim deforme olmasın, özgürlüğüm kısıtlanmasın.? diyen bencil ve keyifçi kadınlarla ?Çocuk değil, kariyer yapacağım ben.? diyenler, asla bir çocuğun annesi olma şeref ve mutluluğunu yakalayamayacaktır.
Eş seçiminde en önemli vasıflar, memuriyet, zenginlik ve fiziki güzellik olmuşsa nasıl sağlam bir aile inşa edeceğiz? Ahlaklı, görgülü ve güzel bir kız, memur değilse pek taliplisi olmuyor. Anonim şirketi mi kuruluyor evliliklerle?
?Aşk evliliği yapacağım!? diyenlerin akılları seyahate mi çıktı? Aklın olmadığı yuvadan da pek hayır çıkmaz. ?Mantıkî evlilik yapacağım.? diyenler, "anonim şirketi" mi kuruyorlar? Gönlün olmadığı yerde de mutluluk olur mu? Akıl-gönül dengesini kurarak yani aklıselimle alınmayan kararlardan pek hayır çıkmıyor.
?Evin direği? olan erlerle ?yuvayı yapan dişi kuş?lar; özgürlük, cehalet, bencillik ve konfor uçaklarıyla gittikleri seyahatten yuvaya bir türlü dönemediler. Evi yuvaya dönüştürecek olan ?sevgi, saygı, sorumluluk, sadakat ve sabır? hasletleri eridikçe, evliliklere karlar yağdı. Yüreklerin soğukluğunu doğalgazlar bile ısıtmıyor.
Yüzyıllardır en sağlam kurumumuz olan aile yıkılmakta. Eviliklerin çoğu sağlıksız ve bilinçsiz. Mutlu bir yuva kurma hayalleriyle evlenenlerin çoğu, ev ve çocuk sahibi olsalar da yuva kuramıyorlar. Geçimsizlikler, aile içi kavgalar ve boşanmalar hızla artmakta. Yalnız ve stresli ortamda ilgisiz ve sevgisiz büyüyen çocuklar mutsuz ve dengesiz. Lüks eşyalar arasında sosyal medyadaki sahte gülüşler, huzursuz evlerdeki insanların sessiz çığlıklarını maskeleyemiyor!
Sahi, kurbağanın anatomisinin, Everest´in yüksekliğinin bile öğretildiği liselerde niçin ?Aile ve evlilik eğitimi? verilmez bu ülkede? Anne, baba ve eş olmayı, ailenin kutsallığını çizgi ve dizi filmlerden mi öğrenecek gençlerimiz?
Dünyanın en kıymetsiz mesleğinin annelik veya ev hanımlığı olarak görüldüğü kapitalist dünyada annelik ve sıcak yuvanın şuuruna varan mübarek annelere selam olsun.