Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Selim EROĞLU


ANTONİ, GEL GÖR HALİMİZİ

ANTONİ, GEL GÖR HALİMİZİ


Üniversitede okurken her bölümden bir iki öğrenci alarak seçme ve karma bir sınıf yapmışlardı.

Bu karma sınıfa uluslar arası kültür anlaşmaları kapsamında İngilizce dersi veriliyordu.

Bu seçme sınıfın bir öğrencisi de bendim. Hocamız İngiltere`den gelmiş, Kenya doğumlu Antoni`ydi. Antoni hiç Türkçe bilmiyordu. Biz de pek İngilizce biliyor sayılmazdık. İlk günlerde biraz “tarzanca” anlaşıyorduk. Zaman ilerledikçe öğrendiklerimiz çoğalmış olmalı ki daha iyi anlaşmaya başladık.

Derslerimizin bir kısmı Ramazan`a denk gelmişti. Teneffüslerde bazı arkadaşlar sigara içiyorlar, çay içiyorlar, simit yiyorlardı. Antoni`ye de ikramda bulunmak istiyorlardı. Antoni, çok hayret etti, “Nasıl olur, siz Müslüman değil misiniz, benim bildiğim Müslümanlar bu ayda oruç tutarlar. Ben Müslüman değilim ama sizin inançlarınıza sonuna kadar saygılıyım. Alenen yiyip içip size saygısızlık yapamam” dedi.

Oruç tutmayanlar kendilerince bir şeyler gevelediler ama Antoni pek oralı olmadı.

Antoni çok da cömertti. Zaman zaman ödül olarak herkese kola ısmarlıyordu. Ramazan girince ödül vermeye devam etti ama bayramda ikram etmek şartıyla.

Ne yalan söyleyeyim Antoni`nin bize saygı göstermesi kendisini sempati duymama sebep oldu. Kendisini hâlâ unutamadım. Velev ki misyonerlik düşüncesiyle hareket etmiş olsa bile.

Her Ramazan`da Antoni`yi mecburen hatırlarım.

Benim kimseye “niye oruç tutmuyorsun” deme lüksüm yok. Kendi bileceği bir iş, şüphesiz her oruç tutmayanın kendine göre geçerli bir mazereti vardır. Hastadır, yaşlıdır, çocuktur, seferidir, hamiledir vesaire. Kişinin kendisini bağlar.
Şunu demek istiyorum; oruç tutamayan Müslüman kardeşlerimizin, oruç tutan Müslüman kardeşlerimize en az Müslüman olmayan Antoni kadar saygılı olmasını beklemek hakkımız.

Biz saygı medeniyetinin evlatlarıyız.

Her inanç grubunun birlikte barış içerisinde yaşadığı toplum yapısından geliyoruz. İstanbul`da yaşayan Gayrimüslimler özellikle Ramazan`da çocuklarını “Oruç tutan Müslüman komşularımız var. Aman hâ, alenen yiyip içip onları tahrik etmeyin” diye uyarırlarmış.

Bize ne oldu da saygımızı yitirdik? Oruç tutmadığını gizlemek varken bunu teşhir etmen ne alemi var.
Sokaklara bakıyorum bazı yerlerde Ramazan mı değil mi belli bile değil. İftara bir iki saat kala oruçlunun karşısında küfredercesine yiyip içmek insan haklarına aykırı değil mi? Kelin yanında, sürekli kabaktan bahsetmek, kele hakarettir.

Burada insan haklarından, iyi niyetten bahsedilemez. Kasıt yoksa, cehalet vardır. Kasıt varsa daha kötü. Direkt ayrışma, kargaşa ve huzursuzluk sebebidir.
Lütfen biraz saygı.

Saygın olmak istiyorsak saygılı olmak zorundayız.

Sağlıcakla kalın.