Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

Seyfi GÜNAÇTI


Arkadaşlar öyle uygun görmüş

Terme İmam Hatip Lisesi Müdür yardımcılığında iki ayı tamamlarken 1981-1982 öğretim yılının ilk yarısı sona erdi ve okullar tatile girdi. 


Terme İmam Hatip Lisesi Müdür yardımcılığında iki ayı tamamlarken 1981-1982 öğretim yılının ilk yarısı sona erdi ve okullar tatile girdi. 
İkinci yarı başladıktan kısa süre sonra müdürlük dilekçemin cevabı geldi. Giresun Keşap İmam Hatip Lisesi Müdürlüğüne tayinim çıkmıştı. Haberi bana Okul Müdürü Mehmet Aksoy verdi: 
“Keşap İmam Hatip Lisesi Müdürlüğüne tayin kararnamen geldi. Tebrik ediyorum. Biz seninle çalışmaktan memnunuz. Ancak gitmek istersen de hayırlı olsun deriz. Lâkin bana sorarsan, Keşap'taki müdürlükten Terme İmam Hatip Lisesi Müdür Yardımcılığı daha iyidir, derim” dedi. Bu sözleri için müdür beye teşekkür ettim. Fakat “Gidip, okulu bir göreyim, kararımı ondan sonra vereceğim” dedim. 
İzin alıp eşimle birlikte Keşap'a gittik. Keşap bildiğimiz bir yerdi. Giresun'un doğusunda, il merkezine 11-12 km mesafede küçük bir ilçeydi. Trabzon'a gidip gelirken her zaman içinden geçerdik. Samsun- Trabzon yolu, şimdiki gibi sahilden değil ilçenin tam ortasından geçiyordu. 
Şehrin merkezinde otobüsten indik. Çevredeki esnafa İmam Hatip Lisesi'nin yerini sordum. İlçenin içinden geçen ırmağın karşısındaki camiyi tarif ettiler. Okul, caminin altında eğitim- öğretim yapıyormuş. Doğrusunu isterseniz, okulun yerini ancak üçüncü kişiye sorduktan sonra öğrenebildim. 
Eşimle birlikte köprüye doğru yürümeye başladık. Bu sırada öğle tatili ya başlamış ya da başlamak üzereydi. Köprüyü geçtiğimiz sırada kravatlı birinin bize doğru geldiğini gördük. Kıyafetinden, bir öğretmen veya bir devlet memuru olduğu anlaşılıyordu. O zamanlar öğretmenlerin kıyafeti bugünkü gibi karman çorman değildi. Sıradan bir vatandaş ile bir öğretmen, bilgisine bakmadan kıyafetinden anlaşılıyordu. 
Selâm verdim. Okula atandığımı söyledim ve okulu sordum. Bizi hoşladı ve camiyi işaret etti. Ancak bu kişinin tavrı bana sarmadı. Ne branşımı ne de nereden geldiğimi sordu. Bu tavrından, onun okulun mevcut yöneticisi olduğunu düşündüm. Tahminimde yanılmamışım. Okula varıp bir görevliye kendimi tanıtınca, yolda karşılaştığımız kişinin müdür vekili olduğunu öğrendim. 
Görevli bana okul hakkında bilgiler verdi. Caminin arkasındaki tümseğin üstüne yeni okul inşaatına başlandığını söyledi. Ama sadece başlanmış. Bu durumda binanın bir seneden önce eğitime hazır olmayacağı anlaşılıyordu. Gerek öğrencilik yıllarımda ve gerekse görev yaptığım iki İmam Hatip Lisesi'nde hep inşaatla uğraşmış veya inşaatla iç içe olmuştum. Artık okul inşaatı ile uğraşmak istemiyordum. Hele de okul müdürü olarak, hele de ilk sorumlu olarak. Bu düşünce ile Terme'ye döndük. 
Ertesi günü kararımı Okul Müdürü Mehmet Aksoy'a bildirdim. Doğru karar verdiğimi ve kararımı desteklediğini söyledi. Bir dilekçe yazarak Keşap İmam Hatip Lisesi müdürlüğüne yapılan atamamın iptalini istedim. Halen bulunduğum okulda müdür yardımcısı olduğumu da gerekçe gösterdim. Bir süre sonra atamamın iptal yazısı geldi. 
İdareciler olarak iyi anlaşıyorduk. Müdürümüz bize güveniyor ve kanunlar çerçevesinde her yetkiyi veriyordu. Ne de olsa yardımcılarının üçü de okul müdürlüğü yapmış kişilerdi. Müdür yardımcılıklarını saymıyorum; Kenan Taşkan Alaçam İHL, Yakup Müezzinoğlu da Bulancak Kovanlık Ortaokulu müdürlüğü yapmışlardı. 
Boş dersler idareciler için sorundur. Öğretmenler Kurulunda bu konuda bir karar almıştık. Boş derslerde öğrenciler bahçeye çıkmayacaklar ve sınıflarında olacaklardı. Nasıl olduysa benim olduğum bölümde bir boş derste öğrenciler bahçeye çıkmışlar. Benim bundan sonradan haberim oldu. Bir sonraki öğretmenler kurulunda bu konuda şikâyet edildim. 
Türkçe Öğretmeni Ökkeş Yetim, “Müdür Bey! Boş derslerde öğrenciler sınıfta oturacak diye karar almıştık ama geçenlerde bir sınıf öğrenci boş derste bahçeye çıktı. Kararımız çiğnenmiş oldu” dedi. Doğrusu tedirgin olmuştum. Müdürün ne cevap vereceğini merak ediyordum. Müdür, “Kararımız böyleydi ama arkadaşlar o gün öyle uygun görmüşler” dedi. Bu sözüyle bizi rahatlattı. 
İdareciler olarak bizim uyumumuz işte böyleydi. Müdür kendini aklamak için “Seyfi Bey! Nasıl böyle bir şey yaparsın? Bizi zor durumda bıraktın” diyebilirdi. Ama öyle yapmadı. Yardımcılarına güvendiğini gösterdi. Biz de hiçbir zaman bu güveni sarsacak bir uygulamada bulunmadık.