Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

Selim EROĞLU


ASIL MEDENİ BİZİZ

ASIL MEDENİ BİZİZ


Hollanda için ‘suyun dilinden en iyi anlayan ülke` diyorlar. Hollandalılar için de` su ile dost insanlar’ tabirini kullanıyorlar.
Ben şahsen bu ifadelerin tam doğru olduğunu söyleyemem. Hollanda`nın suyun içinde adata balık gibi yüzdüğü doğrudur. Çünkü her taraf deniz, her taraf kanal, her taraf su. Suda yüzen ve içinde insanlar yaşayan evler, işyerleri bile var.

Çok çalıştıkları ve suya hükmettikleri bir gerçek. Fakat, bütün bunlar suyla tam manasıyla dost olduklarını göstermiyor.
Hollanda`da ve diğer gezdiğim Avrupa ülkelerinde en çok garibime giden, suyu gerçek amacında kullanmamaları oldu. Anlayacağınız suyu her şeyde kullanıyorlar, lakin asıl amacı olan temizlik için kullanmıyorlar. Bunu, bir hayat tarzı olarak görüyorlar. Ayrıca bu hayat tarzlarını herkese dayatıyorlar. İşin daha garibi, bunu bizim birçok soydaşımızın kabullenmiş olması.

Demek istediğim şu:
Hollanda`da ve benim gördüğüm diğer Avrupa ülkelerinde bize has, İslami kültüre özgü `alaturka tuvalet` yok. Tamamen kendi medeni(!) yaşayışlarına uygun `alafranga` tuvalet var. Her taraf klozet. Buraya kadar da bir nebze amenna. Fakat temizlik için su yok. Dolayısıyla bize göre temizlikten eser yok. Suyun yerine kağıt var, peçete var. Bütün Avrupalılar şahsi tamizliklerini su yerine peçete ile ifa ediyor.(!)

Burada bütün evleri devlet yaptırmış. Vatandaşa ya kiraya vermiş, ya satmış. Özel sektörün ve şahısların yaptırdıkları / yaptırabildikleri konutlar yok. Bizdeki gibi `dünyada mekan, ahirette iman` anlayışları da yok. Devlet, evleri ben yaptırdım ,dolayısıyla evler benin, diyor ve izinsiz hiçbir değişiklik yaptırtmıyor. Velev ki satın alsanız bile. Eğer bir arıza çıkarsa, Belediye`ye haber veriyorlar, onlar gelip arızayı gideriyorlar. Plan haricinde hiçbir değişikliğe müsaade etmiyorlar.
Anlayacağınız, ben, bu tuvalet usulünü benimsemiyorum, yerine bize uygun olanı yapacağım deme imkanınız ve ihtimaliniz yok. Tam bir dayatma hakim. Demokrasi, insan hakları rafa kalkmış. Bu durumdan bütün Müslümanlar şikayetçi.

Şöyle bir çözüm bulmuşlar:
Ne olursa olsun demişler, hiç olmazsa klozetlere su bağlatmışlar. Bir yerde su varsa bilin ki orada Müslüman- Türk parmağı vardır. Su yoksa orasının medeni(!) Avrpalılar`a ait olduğunu anlayabilirsin.
Önceleri bu tadilata da karşı çıkmışlar, baş edemeyince geri adım atmışlar.

Bu , bir yaşam biçimi , bir kültür olarak yeni nesilde alışkanlık yapmış. Türkiye`ye tatile gelen Türk çocukları, bu evler bizim Hollanda`daki evlere benzemiyor, diye hemen geri dönmek istiyorlarmış. Nesiller arasında çatışma çıkıyormuş.
Türkiye`den yaşlı bir amca, davet üzerine, Hollanda`ya çocuklarının yanına gitmiş. Burası bana göre değil, çünkü aldığım abdest sahih değil, kıldığım namaz kabul olmuyor, diye üç gün sonra isyan ederek geri dönmüş. Üç gün zor dayanabilmiş.

Her şehirde çok şükür bir- iki cami var. Camilere müdahale etmek istedilerse de muvaffak olamamışlar. Müslümanlar camilerde her iki usulü de uygulamışlar. Bizde tam bir demokrasi ve insan hakları hakim. Bizimkiler daha medeni ve daha insani.

Kültür ve medeniyet bambaşka bir şey. Avrupa çok zengin olabilir, fakat temizlik hususunda bizden çok gerideler. Temiz olmaya ve temiz kalmaya da niyetleri yok.
Bizim medeniyetimizde ise camiden önce hamam yapılmıştır. Namazdan önce abdest şart koşulmuştur. Temiz olmak, imanlı olmanın olmazsa olmaz şartı kabul edilmiştir.

Avrupa`da öyle mi?
Bunca gördüklerimden sonra farklı kelime kullanmaya dilim varmıyor.
Avrupalı ne derse desin, asıl medeni biziz.

Gerisi laf ü güzaf.
Sağlıcakla kalın.