Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

Ahmet SEZGİN


AŞK MEDENİYETİNİN ÇOCUKLARI

AŞK MEDENİYETİNİN ÇOCUKLARI


Biz, “aşk peygamberi”nin “aşk medeniyeti”ne âşık bir millettik. Gerçek aşkı ondan öğrenmiştik. “En sevgili”, aşkla sevmişti maşukunu. Sevdaya “kara” çalmadan sevmişti o. Sevdanın yüzünü karartmadan sevmeyi beceremeyenlere “ak sevda”yı öğretmişti o.

En sevgilinin aşk öğretisiyle yüreklerini aşkla dolduran milletimiz, O`na olan sevgisini erkek çocuklarına “Mehmet”, “Ahmet”, “Mahmut”, “Muhammed”, “Mustafa” isimlerini; kız çocuklarına ise Peygamber Efendimizin eş ve çocuklarının isimleri olan Hatice, Ayşe, Fatma ve Zeynep ile birlikte yine o sevgilinin kokusu ve cemalini temsil eden “gül”le ilgili isimler vererek göstermişti. Çünkü bizim inancımıza göre “Muhammed, muhabbetti, muhabbet ise müebbetti.”

"İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe gerçekten iman etmiş olamazsınız." diyerek cennet anahtarının sevgi olduğunu bize müjdeleyen, çöle dönen yüreklerimize gül tohumları eken gül peygamberin ümmetiydik biz.
Milletimiz, hakiki aşkla büyüttüğü alperenleriyle, “gönül fatihleri” ile yedi iklim cihanda ve üç kıtada sevgisizlikten çöl olmuş gönüllere “aşk tohumları” ekmişti. O büyük aşkla önce yürekleri fethedip “ gönül devletini” kurmuştu.

“Muhabbetten Muhammed oldu hâsıl/Muhammedsiz muhabbetten ne hâsıl?” diyen âşıklar yetişmişti. O muhabbetle “Âşık Yunuslar”, “Mevlânâlar”, “Hacı Bektaş-ı Veliler”, “Âşık Veyseller” Anadolu toprağını “aşk boyası” ile süslemişlerdi. O büyük aşklardan ilham alan milletimiz, nice temiz ve yanık aşklara “ türküler yakmış” idi. O temiz ve derin aşkla Fuzulî, Bakî, Nâbî, Süleyman Çelebi, Şeyh Galib, Karacaoğlan, Dadaloğlu, Mehmet Akif Ersoy, Necip Fazıl Kısakürek, Arif Nihat Asya, Sezai Karakoç gibi büyük şairler yetişmişti.

Biz; gerçek sevgiyi her 14 Şubat`ta adına “Sevgililer Günü” kutlanan Romalı “Aziz Valentin”den değil, “Yaratılanı severiz yaratandan ötürü.” diyen Yunus Emrelerden ve her duyduğumuzda gönül tellerimizi sarsan aşk hikâyelerimizden öğrenmiştik. Biz; anne sevgisini ve kutsallığını adına “Anneler Günü” ihdas edilen Batılı Florance Nightingale`den değil “Cennet, anaların ayakları altındadır.” diyen aşk peygamberinden ve onun muhabbetiyle yanan anne âşığı Veysel Karanilerden öğrenmiştik.

Siz, can pahasına sevmediniz mi hiç? Siz, Zühre`ye âşık Tahir`in “üç kıtalık türkü”sünü hiç duydunuz ya da okudunuz mu? Siz, Leyla`da Mevla`yı arayıp bulan Mecnun`nun hikâyesini bilir misiniz?
Gerçek hayat, en güzel aşk ve şiir olsun.
Muhabbetle kalın.