Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

Seyfi GÜNAÇTI


Asluhu ve Nesluhu


Bir şeyin aslının ve kaynağının temiz ve iyi olması gerektiğini anlatmak için bir arkadaşın sık sık kullandığı bir ifadedir bu.

Terme Anadolu Lisesi´nde (Şimdiki adı BÇAL) göreve başladığımda okulun 3. öğretim yılıydı. Okulun önceki yıllarda çıkardığı Cemre adında bir dergi elime geçti. Sayfaları karıştırırken dergide ?adı lazım değil- bir gazete yazarının yazısına rastladım. Böyle bir kişinin yazısına bir okul dergisinde yer verilmiş olması beni şaşırtmıştı. İlgililere, ?Bu yazıyı dergiye neden koydunuz?? diye sorduğumda, ?Ama güzel yazmış. Yazdıkları doğru değil mi?? dediler. Ben de ?Sadece yazının doğru olması yetmez. Yazarının da doğru olması gerekir? dedim.

Aynı konumda bir de şairimiz(!) var. Adamın bilmem kaç tane şiirinden 1-2´si güzel diye hep onu okur, onu söyler, onu örnek verirler. Ben de bu anlayışın yanlış olduğunu söylerim. ?Adamın 1-2 şiirinin güzel olması yetmez. Kendisi de güzel olmalı. Fikirleri de, ahlâkı da düzgün olmalı. Milletin değerlerine saygılı olmalı. Kendisi düzgün değilse ben onun ne şiirini ne de söylediklerini örnek olarak kullanmam? derim.

Bu konuda muhaliflerimi daha iyi aydınlatacak olan kapsamlı bir cevabı, Ali Kayıkçı´nın ´Hem Okudum Hem de Yazdım 3´ isimli kitabının 447. Sayfasında gördüm. İfade, Kayıkçı´ya ait değil. O da Hüseyin Hilmi Işık´tan nakletmiş:

?Bilginin doğru olması yeterli değil. Esas olan yazarıdır. Yazarının ruhaniyeti satırların arasında dolaşır. Yazan ihlâslı birisi ise, okuyan istifade eder. İhlâslı değilse, onun habis ruhu kitaba da akseder. Okuyan zarar görür de haberi bile olmaz. Kitabı yazan, yazdığından daha mühimdir. Temiz su, temiz borudan geçerse temiz olur. Pis borudan akan su şifa olmaz.?

Yeter mi, başka söze gerek var mı?

Bugün aslında hafta sonu yapılan üniversite sınavı izlenimlerimi anlatacaktım. Cumartesi ve Pazar olmak üzere 2 gün üç oturumda salon başkanı olarak Çarşamba´da görev yaptım.
Cumartesi TYT (Temel Yeterlilik Testi) Sınavı vardı. Önceki yıllarda sınava 15 dakika kala kapılar kapanınca yetişemeyenler düşünülerek olsa gerek sınavın başlama saatini 10.15´e almışlar. Bence bu neticeyi fazla değiştirmez. Herkes sınavın başlama saatine göre okula gelir. Geçen seneki saate göre gelecek değil ya.

İkinci gün iki oturum vardı. İlk oturum yine 10.15´de başladı ve 3 saat devam ederek 13.15´de sona erdi. Bu bölümde adaylar AYT (Alan Yeterlilik Testi)´ne ait 160 soruyu cevapladılar. Öğleden sonra ise YDT (Yabancı Dil Testi) sınavı vardı. 80 adet İngilizce soruya 120 dakika süre verilmişti.

Termeli bir kız aday daha 30 dakika dolmadan cevap işlemini bitirmiş, kafasını masaya koymuş, uyuma durumuna geçmişti. Sınavdan sonra ?İngilizcen iyi mi?? diye sordum. ?Ben öylesine girdim? dedi.

Görev yerim hep zemin katta bahçeye bakan konumda olduğu için gelen öğrencileri takip etme imkanı buluyordum. İkinci günkü oturumda bir erkek öğrenci elinde sigarası ile bahçe kapısından girdi. Sigaranın görünüşünden daha yeni yaktığı anlaşılıyordu. Mübarek, okulun kapısına gelmişsin, orada sigara yakmanın ne alemi var? Madem sigara içeceksin kapıdan girmeden içsene! Sanki bakkaldan ekmek almaya gidiyormuş gibi merdivenlere doğru rahat tavırlarla yürüyor, ben de ?sigarasını nereye atacak?? diye onu takip ediyordum. Merdivenlerin başında durdu, elindeki su şişesini merdiven kenarlığına bıraktı ve sigarasından bir nefes çekti. Az sonra onu uyaran polisin sesini duydum. Baktım, suyunu ve sigarasını almış kapıya doğru gidiyor.

Bir erkek öğrenci de dizden 10-15 cm yukarıda kısa pantolonla sınava gelmiş. Sınavı ne kadar önemsediği kıyafetinden ve sırada oturuşundan belli oluyordu. Zaten o da izin verilen çıkış saati gelmeden tasını tarağını(!) topladı ve kafasını masaya koyup uyuma durumuna geçti.

Kızların durumunu biliyorsunuz. Fazla örneğe gerek yok.

Bir kız öğrenci dizleri birkaç yerden parçalanmış, tenini gösteren bir pantolonla gelmiş. Sanki yolda bir kaza geçirmiş yahut bir köpeğin saldırına uğramış gibiydi. Bir diğerinin kolları omuzdan pencereli!..

Acaba başlıktaki ´asluhu ve nesluhu´ sözünü burada da düşünebilir miyiz?

Atalarımız hiç bir sözü boş yere söylememişler:

?Adam olacak çocuk ?den belli olur.?