Bugün, 17 Nisan 2024 Çarşamba

Selim EROĞLU


ATASÖZLERİMİZE DAİR

ATASÖZLERİMİZE DAİR


Atasözlerimiz atalarımızın asırlar öncesinden büyük bir hayat tecrübesine dayanarak dile getirdikleri özlü sözlerimizdir. Bir ciltte ifade edilebilecek bilgi, duygu ve birikimi bir cümleye sığdırabilme becerisidir. Hayatı kısa ve veciz ifade etmedir.
Atasözlerimiz hayatın, yaşanılanların özetidir. Nasıl ki bu vatan bu coğrafya bize atalarımızdan miras kalmışsa aynen bunun gibi atasözlerimiz de atalarımızdan miras kalmıştır.

Atasözlerine sahip çıkmak, bu vatana sahip çıkmaktır. Onlara sahip çıkmak hale ve istikbale sahip çıkmaktır.
Biz doğmadan önce de bu vatan vardı; biz öldükten sonra da var olacak. Tıpkı bunun gibi atasözlerimiz biz doğmadan önce de vardı; biz öldükten sonra da var olacak. Yaşatırsak var olacak, yaşatmazsak/yaşatamazsak var olamayacak.

Bunları yaşatmanın iki yolu var. Birincisi, günlük dilde sürekli kullanmak. İkincisi, bunları yazıya geçirmek.
Son zamanlarda maalesef bu özlü sözlerimizi kullanan insan sayımız gittikçe azaldı. Ağzından bal damlayan, kültürümüzü yansıtan, hayatı kitabın ortasından okuyan sohbet ehline hasret kaldık. Onları mumla arar hale geldik.

Atasözlerinden yoksun yaşamak, yaş ne olursa olsun tecrübemiz yaşamaktır.
Dünya değişiyor, hayat değişiyor, her gün hayatımıza yeni yeni şeyler ilave ediliyor. Hayatımız biraz daha kolaylaşıyor. Fakat bizatihi insan değişmiyor. İnsan her devirde insan. Her daim insanoğlu huzuru ve mutluluğu arıyor. Bu da tecrübeyle mümkün olur. Bu tecrübe bir ömre sığmaz. Tecrübe de tıpkı vatan gibi atalarımızdan miras kalır.

“Alacakla borç ödenmez “ sözü bin yıl iki bin yıl... önce söylenmiş. Bugün ne değişti? Aynı ticari kaide bugün de geçerli.
“Genç gözüyle kız, kocakarı gözüyle bez alınmaz” sözü mutluluğun reçeteleri değil midir?

Yöremizde kullanılan atasözleri üniversitece okurken tez konumdu. Bunun üzerine iki yıl çalıştım. Ulaşabildiğim bütün kaynaklara müracaat ettim. Atasözleri tez konum olunca etrafıma daha bir dikkatle bakar oldum. İnsanların söylediklerine,sohbetlerine daha bir kulak kabartır oldum. Duyduğum özlü sözleri not ettim. Bu sözlerin üzerinde düşündüm, kafa yordum. Bunları tasnif ettim, yazıya döktüm. Yıllar önce bir kitapçık olarak yayınladım.

Bilhassa Halk Eğitim`de görev yaparken ilçemizin bütün köy, kasaba, belde ve mahallelerini gezdim, gördüm. Halkımızın tamamını daha yakından tanıma fırsatım oldu. Onlarla birebir sohbet ettim. Bu sohbet esnasında, yeni yeni atasözleri duydum. Duyduklarımı çalışmalarıma ilave ettim. Hacim bir hayli genişledi.

2004 yılında çalışmalarımı yeniden güncelleyerek Terme Kaymakamlığı`nca çıkarılan “Amazonlar Diyarı Terme “ kitabında yayınladım. Üzerinden on yıl geçti. O günden bu güne duyduğum atasözlerinin sayısı çıktı. Son haliyle yayınlamak icap etti.

“Bilgi Pınarı” dergimizde yayınlamayı uygun buldum.
Atasözleri okunduğu zaman “bu sözleri biz başka yerlerde de duymuştuk” diye düşünenler olabilir. Bunda şaşılacak bir durum yok. Atasözleri halkın ortak malıdır. Bir de iletişim araçları çoğaldı. İnsanlarımız eskiye nazaran daha sık seyahat eder oldular. Etkileşim daha da arttı.

Bilindiği gibi ilçemiz hem göç alan, hem de göç veren bir yer. Haliyle her yöreden, her bölgeden, her zamandan kültürel özellikler taşıması normal.
Bu sözler Terme`ye aittir diyemeyiz. Ancak Terme`de kullanılıyor diyebiliriz. Terme atasözleri yerine Terme`de kullanılan atasözleri demek daha doğru olur. Terme`ye has atasözleri dersek atalarımıza haksızlık etmiş oluruz.

İnşallah, burada yayınladığımız bu veciz sözlerimiz bu vesileyle günlük dilde de kullanılır ve bunları unutmaktan kurtarmış oluruz.
Aslında geçmişe sahip çıkmak, kendimize sahip çıkmak ve geleceğe sahip çıkmaktır.