Bugün, 18 Nisan 2024 Perşembe

B.Rahmi ÖZEN


ATEŞ ALTINDA GAZZE`DE ÇOCUK OLMAK

ATEŞ ALTINDA GAZZE`DE ÇOCUK OLMAK


Gazzeli kadının yardım çağırışları, şimşek keskinliğinde bölüyor, yürekleri.
Gözler, görünenin ötesini, ta ötesini arıyor. Hangi cihete yönelirse yönelsin ağızlar, mazlumun acılarını duyacak kulak bulamıyor.

Garip, kimsesiz, gözü yaşlı, bağrı taşlı binlerce kadın, güvercin bakışlarıyla üzgünlüğünün yalnızlığında erirken çocukları korkudan yeni bir sıtmaya yakalıyor.
Netenyahu, yağlı bir yılan gibi başını alıp gücüne yenik düşen kadının sevincini yaşıyor.

Yahudi bir kadın, hemcinsleri için; `Hamile bir kadına sıktığınız kurşun iki Müslüman Gazzeliyi birden öldürecek. Sıkın kurşunları acımadan!` diye bastırıyor.
Böylesine beklenmedik bir kara vicdan, böylesine çürümüşlük ey Yaratan!

Gazze`de analar, ot geveleyip açlıktan kıvranan yavrularının ağzına sokuyor.
Korku, çocukların solgun dudaklarını çatlatıyor. Diller bembeyaz, uçuklayan dudaklar kıpkırmızı kan kesiliyor.

Yüzler göklere, avuçlar Mevla`ya açılıyor. Acı feryat, dağları taşları inletiyor. Yüzleri süsleyen tebessüm, unutulmuş ve diller lâl u ebkem olmuş.
Analar; titrek dudaklarıyla, yüreğinde çöreklenen acıları ağıtlara dönüştürüyor. Ağıtlar, hançerede ateşin közü... Dualar ve ağıtlar, iç içe kaynaşıp atan bir damar, titrek bir nabız...

Yeryüzünden gök katmanlarına doğru yürek yürek intizar yükseliyor.
Namazlarının ardından avuç açan diller, hıçkırıkla nida ediyor:

Duaların şavkı, gökleri deliyor. Her yerde barışın ve sevginin özlemi var.
Hey dünya, ağlayan insandır. İnleyen kurşun yemiş çocuklardır. Avuç açıp yalvaran insandır. Duy, çığlığını ey her şeyi her an, her yerde duyan iz!

Gazzeli çocukların gözleri, buğular içinde pırıl pırıl ateş parçası. Kolları, yürekleri kadar yorgun... Uykusu kaçık, bedeni yorgun, yüreği ezik, dilekleri Yahudi tekmesi yemiş evler gibi yıkık. Netenyahu`nun hayaletini görmemek için gözlerini kapatıyor.
Çocuklar, gözleri önünde öldürülenleri, toprağına kan sıçrayan bahçesini, apar topar götürülen kardeşlerini görmemek için kapıyor, gözlerini. Bakışları, onların siluetine takıldıkça bal tatlısı dili tutuluyor, çocukların.

`Keşke yalan olmalıydı bütün bunlar.` diyor, Gazzeli çocuk. `Ah keşke!`
`Yalan değil, gerçek…`

Yabanıl sesler birbirine karışıyor, Gazzeli çocukların topraklarında.
Gözlerini doğup büyüdüğü eve çeviriyor; umutsuzca…

Evlerinin bahçesinde bir karadul gibi ağına asılı karartıya takılıyor, gözleri.
Ve kararıyor, çocuğun ışığı.

Ve yürekteki ateş, alevlendikçe alevleniyor bu yüzden. Özde insan, sözde insan, yüzde insan; lakin yürekte kan içmeye hasret bir dev karşısındaki. Kötülükler ocağından fırlatılmış bir öğsevi.
Yıkılmıştır Gazzelinin gönlü.

Ve yıkık gönül, Rabbimizin baktığı nesnedir, dostlarım!
Kırılmış gönlü yapmak, Allah katında hac ve umreden yeğdir!

Çünkü Rabbimizin defineleri kırık gönüllerde gizlidir. Yıkık gönüllerde pek çok hazineler vardır. Gönül almayı yeğle. Zira hikmet kaynakları, gürül gürül bir su misali hep gönle akar. Dünya da, Âhiret de bir gönülceğiz için var olmuştur! Sözü çok uzattım amma son kez derim ki; insan bedeninin her kılında yüz bin dil olsa; gönül anlatışa sığmaz. Gerçek Kur`an, inanmış insanın gönlüdür. Gönlün varsa gönül Kâbe`sini tavaf et, ey dostum! Allah, suret Kâbe`sini tavaf etmeyi; onun aracılığıyla bir gönül ele getirilsin diye buyurmuştur. Yedi göğe sığmayan ışık, ezilmiş ve yaralanmış gönle sığar. Mum
ağlamadıkça alev gülmez. Rabbimiz, ağlama kabiliyeti verdiği kişiye gönül açma yolunu da öğretmiştir! Istırap ve belanın en tecellilerinden biri olan savaşın kahrını Yahudi`nin eliyle öğrenen bu Müslüman kardeşlerimizin gönlüne sarılalım! Merak etmeyin, kara düşünceli İsrail`in akıttığı kan ve gözyaşlarından bir gün nergisler bitecek, güller açacak inşallah!

Dağların yükünce ağırdır şimdi Gazzeli kardeşlerimizin başındaki efkâr.
Derin gem izleri var, onların sessiz çığlığında. Dağları ateş diye sarsalar; ısınmaz kırılmış yürekleri. Yüreğinde dinamitler patlattı Netenyahu onların. Tuz kayaları üstünde yürümüş gibi buz yarığıdır, Gazzelilerin ayakları.