TARİHİ BİLMEK
Geçmişini bilmek... Tarihine hakim olmak... Aslında basit gibi görünen bu cümlelerin içine yüzlerce anlam sığdırabiliriz.
İnsanın tarihini bilmesi, ecdadının farkında olması bir gerçektir.
Özellikle biz Türklerin tarihine bir göz attığımda etkilenmemenin mümkün olmadığını görürüz. Zeki ve her anlamda ileriyi hedefleyen nice liderler, vatan uğruna gözünü kırpmadan ölüme yürüyen nice kahramanlar vardır. Türk tarihinde... Gemileri karadan yürütebilecek kadar sınırları aşan Fatih´ten, ülkeyi muhteşem bir nizam içerisinde yöneten Kanuni´ye. Kahramanca savaş meydanlarında boy gösteren Alparslan´dan, henüz bilimin ve teknolojinin bu denli gelişmediği yıllarda dünya haritasını kağıda dökmeyi başarabilen Piri Reis´e ve tabi öldü denilen bir devleti, bir milleti şaha kaldırıp adeta küllerinden yeniden doğmasını sağlayan ulu önder Mustafa Kemal Atatürk´e ve daha nicelerine Türk tarihinin şanlı sayfalarında rastlanır. İnsanın geçmişini bilip onlara layık evlatlar olmak için çabalaması da kaçınılmaz olmalıdır.
Hepsi bizimdir. Osmanlı da bizimdir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de... Önemli olan bunun bilincinde olmaktır. Bu bilince de tarihimizi bilerek, öğrenerek, okuyarak ulaşabiliriz. Bir takım cahillerin sözleriyle değil de Mustafa Kemal´i bilerek mesela... Üstünde özgürce yaşayabildiğimiz bu toprakların ne zorluklarla kurtarıldığını bilerek. Türk milletinin, Osmanlı
Devleti´nin de Türkiye Cumhuriyeti´nin de bizim olduğunun farkına varması lazım. Bu iki kavramı birbirinden ayırmaması, benimsemesi lazım. Benimsesin ki birbiriyle çatışma halinde olmayı bırakıp el ele daha ileriye yürüyebilmeyi öğrensin. Benimsesin ki içindeki anlamı gerçekten kavrayarak ve göğsü kabararak ?Ne Mutlu Türk´üm Diyene!? diyebilsin.
