Bugün, 17 Nisan 2024 Çarşamba

Selim EROĞLU


AYDERE GİTMEYEN VAY DER-2


O günkü dersimiz gezi yazısıydı.


Gezi yazısının dünü-bugünü ve özellikleri hakkında kısaca bilgiler verdim.


Kitapta, örnek olarak İsmail Habib Sevük´ün ´´Bartın Güzellemesi´´ adlı metni vardı. Yazar, Bartın´a 1936 yılında gitmiş ve o zamanın Bartın´ını edebi cümlelerle çok güzel ifade etmiş. Bu yazıyı okuduktan sonra Bartın´ı merak etmemek neredeyse imkansız. Buna, ben de konuya muhatap olan öğrenciler de dahil.


Akıllı tahta bu konuda imdadımıza yetişti. Açtık akıllı tahtayı ve Bartın hakkında çok güzel fotoğraflar gördük. Bu arada ben, hasbelkader bu zamana kadar gezip gördüğüm yerlerden ve özellikle Ayder´den bahsettim. İlaveten akıllı tahta yardımıyla Ayder´le ilgili görüntüleri sınıfla paylaştım.


Sınıfta Ayder´e gitme hususunda günübirlik de olsa ortak bir fikir oluştu. Benden yardım istediler. Dilimin döndüğünce gezinin nasıl yapılabileceği hususunda bilgi verdim ve bunu başarabilecek güçte olduklarını ifade ettim. Üç kişiden oluşan bir tertip komitesi kurdum. Şayet bu geziyi sorunsuz bir şekilde gerçekleştirirlerse etkinlik notu olarak değerlendireceğimi de söyledim.


Bir hafta içerisinde ekip , geziye gidecek öğrencileri bulma, araba ayarlama, izin alma, para toplama gibi formaliteleri tamamladı.


Her şey hazırdı. Yalnız bir şartları vardı, ben de başlarında olacaktım. Şakayla başlayan proje bir anda gerçeğe dönüşmüştü. Cumhuriyet Bayramı ve seçim dolayısıyla beş günlük tatil vardı. Öğrencilerin hatırı için teklifi kabul ettim.


Buna öğrenci gezisi ya da gariban gezisi de denebilirdi. İki gecemiz yolda, yani arabada geçecek ve gündüz Ayder´i gezecektik. Öğrenciler arasında lise son sınıfa gelmiş olmasına rağmen ilk defa Samsun dışına çıkanlar vardı.
Uzun ve zevkli bir yolculuktan sonra sabah ışırkın Fırtına vadisine girdik. Buradan Ayder 38 km´ydi. Manzara muazzamdı. Her taraf yemyeşildi. Derenin çağlaması arabanın içerisindeki müziği ve konuşmaları bastırıyor-du. Burada rafting sporu yapılıyordu. Bir saat sonra Ayder´e vasıl olduk. Ben hariç herkes ilk defa geliyordu. Arabayla ta zirveye çıktık. Arabadan indik ve yürüye yürüye ve çevreyi temaşa ede ede aşağıya kadar geldik. Hava kışı andırıyordu ama fazla soğuk değildi. Zamanla sis de dağıldı. Allah´ın bahşettiği bütün güzellikler ayan beyan ortaya çıktı.


Burası farklı bir yer. Aynı zamanda içinde kaplıca olan tek yayla. İsteyen öğrencilerle kaplıcaya girdik. Bu, Allah´ın bu coğrafyaya bir lütfu. Üstte kar var alttan kaynar su çıkıyor. Kar suları eriyor,toprağın altına giriyor ve kaynayarak yine aynı yerden dışarı çıkıyor.


Kaplıcadan sonra, zirveye kurulmuş bir otelde yöresel özelliklerle donatılmış açık büfe mükellef bir kahvaltı yaptık ki her şeye değerdi. Parası da bir şey değil, kişi başı 16 lira.


Öğle namazını Ayder´de kıldıktan sonra buradan ayrıldık. Gelirken Güneysu ilçesinde bulunan Kıble Dağı Ova Tepede yapılan muazzam camiyi gezdik ki ayrı bir bahis olur.


Bütün öğrenciler bu kısa geziden memnundu.´´ İyi ki sebep oldunuz hocam, iyi ki gelmişiz. Memleketimizin bizim bilmediğimiz ne cennet köşeleri varmış, artık yerimizde duramayız, en kısa zamanda Bartın´a da gidelim?´´ diyorlar.


Kim bilir Bartın´a da gidecek gibiyiz.


Sağlıcakla kalın.