Bugün, 29 Mart 2024 Cuma

Zeki ORDU


AYDİBİK

AYDİBİK


Ülkede son yirmi beş yıl içinde ilginç bebek isimleri verilmeye başlandı. Özellikle kız isimlerinde son yirmi beş yıl içinde bir hayli ilginç isimlere rastlıyoruz.

Bu farklı veya değişik isim furyasını takip eden sosyal medya da hiç geri durmuyor ve her kelimeye bir “anlam” yüklüyor.

Yani ne kadar isim o kadar açıklama…

Özellikle sosyal medyada bu isimlerin Kur’an’da geçip geçmediğini de açıklıyor.  İnsan ister istemez Kur’an’da geçen isimlerin hepsi makbul mü diye düşündüğü oluyor. Ebu Leheb ismi ile Yusuf ismi de Kur’an’da geçen isimlerden.

İşin bu tarafını geçelim…

Özellikle kız isimleri sanki daha başkasında olmasın diye konulan isimlerden. Eskiden bunun bir modası olurdu ve çok kişi aynı ismi verdi. Artık kimsede olmayan isimler aranıyor.

Kısaca rastgele iki hece bir kız çocuğu ismi olabiliyor. Bu hususta misal vermek istemiyorum. Çünkü ben saçma sapan diye bir kelime yazarım; o da tesadüf birine verilmiş isim çıkabilir.  Dünyanın hiçbir devletinde ne “anlama” geldiği belli olmayan isimler bu ülkede var.

Siz internetten bir isme baktığınızda karşılaşacağınız en yaygın şey o ismin cennette bir şeyin ismi olması olacaktır.  Yok, cennete şu; yok cennete bu diye her kelimeye bir açıklama yapmışlar. Bazen de cennete çok olan bir şeyse o zaman “cennete ilk defa şu” diye bir izahatta bulunuluyor.

Artık; Ahmet,  Mehmet, selim, Sinan isimleriyle; Ayşe, Fatma, Emine gibi isimler çok farlı olmaya başladı. Köylülerin bile “Lügat” karıştırıp kadim isimleri tercih etmediği günümüzde; sosyete takımı çocuklarına Ali, Mehmet gibi isimler verince köyden şehre göçmüşler tarafından hayretle karşılanıyor. Köylüler zaten milletin has evlatları, kökten şehirliler ise münevver zümresinde sayılıyor. Köyden şehre göçmüşlere laf anlatma da zor oluyor zaten.

Yazımızın başlığı “hiçbir şey” değil. Yani tanımsız, anlamsız, ne cennette ne cehennemde ne de dünyada bulunan bir şey değil.  Şimdi tesadüf bu yazıyı okuyanlar “Ne alâ, tam da çocuğa verilecek isim” derse mesulü ben değilim. Zaten verse de çekinmesine lüzum yok. Belli bir süre sonra “Google  efendi” nasıl olsa “Aydibik” kilimesine bir anlam bulur ve onu cennette bulunan bir şey yapar. Veren kişi de büyük bir gururla Aydibik’ini çağırabilir.

Bu kelimeyi kimse seçmez ve saçma diye yazdım. Yarın bu ismi çocuğuna koyup da bana “Niye saçma dedin” derse ne yaparım bilmem.  Ben fi tarihinde doğacak olan çocuğa  verilecek isimi bilemem. Bildiğim o ki yeryüzünde olmayan bir kelime yazılıp söylense kesin ondan da isim olur.

Atalarımız hem coğrafyası, hem tarihi, hem de inançları gereği “güzel” isim vermeyi şiar edinmişler. Zaman içinde çeşitlilik akımı bu “güzel” kelimesini “farklı” şeklinde yorumlamış ve günümüzdeki isimler ortaya çıkmıştır.

Batı’da beş asır önceki isimler halâ konuyor çocuklara. Bundan gocunmuyorlar. Ülkede ise durum farklı. İnsanlara değişimin nimetlerini öğretmişler; ev, eşya, mekan derken en çok değiştirilen şey ise “eş” olmuştur. Çünkü hayat boyu aynı eşya, aynı ev, aynı araba insanları sıkıyor bir değişiklik yapayım diyorsa; sıranın karı kocaya yani “eşe” gelmesi çok mu anormal.

Son söz olarak; “Aydibik” an itibariyle hiçbir anlama gelmiyor. Dünyanın ve ülkenin bir yerinde de verilmiş değil.  Duyurulur…