Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Zeki ORDU


AYNUR´CA


Ne kadar ararsanız arayın evde hazırlanmış yemeğin tadını başka yerde alalamazsınız. Çünkü annelerimiz yaptığı bütün yiyecekleri bildiğimiz yemek tariflerine göre yapmaz. Şayet öyle olmuş olsaydı aynı malzemelerle yemek yapan herkes aynı lezzeti sunardı bize.

Anne yemeği gibi olmuş sözünü duymayanınız yoktur. Nerede lezzetini beğendiğimiz bir yiyecekle karşılaşsak bu sözü söyleriz.

Peki, anneler yemeklerini nasıl yapar? Kullandıkları malzemeler nelerdir? Bu soruların cevabı yemek malzemelerini saymak ve pişirme usullerini anlatmakla anlaşılmaz. Çünkü anneler yemeklerine ticari müesseselerden farklı olarak "sevgilerini" de katarlar. Bu işin ticaretini yapanlar ne kadar kazanırız diye düşünürken, anneler ise en lezzetli nasıl olur diye düşünürler.


Anneler her yemeğe gönül de katarlar. Gönül katılmış bir yemek ise elbette ki diğerlerinden farklı olur. Çünkü onlar en yakınları için emek verirler ve karşılığı yoktur. Ancak gerçek sevginin karşılığı olmaz. Karşılığı olan şeyler ise sevgiden çok para hakimdir.


Günlerden bir gün tesadüfen yolumun düştüğü "Aynur´ca"da çocukluk lezzetiyle karşılaşınca şöyle bir gerilere gittim. Uzun süredir ticari müesseselerde bulamadığım bu lezzetin sırrı Aynur Ablamızın mahir elleriydi. Sadece elleri mi değil elbet. El iler yapılsa herkes yapabilirdi. Belli ki bu işin içine sevgi ve gönül de katılmıştı.


Şayet bir gün arkadaşlarınıza, dostlarınıza ve yakınlarınıza lezzetli bir şeyler yedirmek istiyorsanız veya bir meclisiniz varsa Aynur Ablamızı bir ziyaret ediniz. İnanın pişman olmayacaksınız.


Yerel lezzetlerin anbean azaldığı günümüzde kültürümüze ait bu değerleri korumalıyız. Artık ayaküstü yiyecekler evlere de girdi. Bu yüzden sağlıksız nesiller yetişiyor. Ev yemeği dediğimiz yemeğe hasret kaldık. Hazır işi yiyecekler hayatımızın bir parçası oldu. Evlerde kullandığımız malzemeler bile kimyasal maddelerle dolu.


Çok az sebze ve meyve şeklini ancak koruyabildi. Mesela o hoş kokulu domatesler ve salatalıklar eski kokusunu kaybetti. Ekmeğimiz bile eski kokusunda değil. Suları plastik şişelere hapsettik. Çok şey tabii halinden uzaklaştı. Böyle bir ortamda bütün imkânsızlıklarla bize en lezizi yiyecekleri sunan, bize çocukluk tadını hatırlatan Aynur Ablamıza teşekkür ederiz.


Siz bakmayın albenili mekânlara. Onların çoğu lezzet yerine gösterişli masalar sunuyor sizlere. Daha karnınızı doyurmadan gözünüzü doyurmaya çalışıyor. Ama asıl lezzete çatal ve bıçaklarda değil sofraya gelen yemeklerde. Onlarda sadece malzemelerle yapılmıyor. Siz yemek yapmak için yemek tarifi öğreneceğinize yemekler hazırlanırken onlara ?sevgi? nasıl katılır öğrenmeniz gerekecektir. Yoksa ?Göz kararı şu kadar? diye başlayan tariflerle ancak göze hoş gelen yemekler yapılır.


Bir gün yolunuz Aynur Ablamızın mekânına düşerse ne demek istediğimi gayet net anlayacaksınız.


Söylemesi veya yazması bizden.


Demedi demeyin.