Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Yılmaz İMANLIK


AYVA ÜZERİNE


Ayvanın kültürümüzde ayrı bir yeri vardır. Ayva; şiirlere, türkülere, deyimlere sıkça konu olmuştur. ?Ayva çiçek açmış yaz mı gelecek?/ Gönül bu sevdadan vaz mı geçecek??

Türküsünde ayva yazın habercisidir. ?Ayva sarı nar kırmızı sonbahar/ Her yıl biraz daha benimsediğim? mısraları da Cahit Sıtkı Tarancı´nın o muhteşem 35
Yaş şiirinden. ?ayvayı yemek? deyimi de başına kötü bir olan gelenler için kullanılır. Yine yüzümüzdeki ince tüyler için de ayva tüyleri tabirini kullanırız.

Öncelikle ayvalar sapsarı rengi ile iştahımızı kabartır. Sonra tadı... Çok güzel bir tadı vardır. Hele kokusu insanı adeta mest eder. Ayva reçeli
kahvaltılarımızda damak tadımızı tamamlayan bir çeşnidir.

Ancak!

Hayallerimizdeki ayvalar böyleydi. Ya günümüzdeki ayvalar? Sanki bildiğimiz ayva değil de ayrı dünyalardan üretilmiş bambaşka bir meyve. Şöyle baktığımda çok güzel görünür, sapsarı ve pürüzsüzdür. Ancak tadı bir acayip, kokusu hiç yok. Acayip bir şey! Ne oldu bu ayvalara? Yani meyveler üzerinde bu kadar mı oynanır! Bırakın, sıkmayın meyvelerin boğazını; zamanı geldiğinde kurdu ile böceği ile kendi kendine olsun. Yeter ki ?kendisi? olsun.

Çocukluğumuzdaki ayvaları hatırlıyorum da metrelerce öteden kokusunu duyardık. Ne müthiş bir armoniydi o.Yere düşenler bile kolay kolay çürümezdi.

Onlardan bir tane yesek bize yeterdi. Öyle pürüzsüz değildi onlar yamuk yumuktular ama ?doğru? ayvalardı. Ayva tüyleri de üzerinde uzun süre dururdu. O zamanki ayva reçelleri de bambaşka olurdu. Tabi ki sadece ayvalar bozulmadı. Bozulan o kadar çok şey var ki?

Düzeltmeye hangisinden başlamalı? Belki de önce çakma insanları düzelterek başlamalıyız işe. İnsanı ?insan? yaparsak birçok şey kendiliğinden düzelecektir. Yoksa ´ayvayı yemek´ kaçınılmaz olur.