Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Yılmaz İMANLIK


ÇAM AĞACINDA ERİK YEMEK

ÇAM AĞACINDA ERİK YEMEK


Siz hiç çam ağacında erik yediniz mi? Ya da çam ağacında erik yiyen birilerini gördünüz mü? Ben görmedim. Ama erikleri cebine doldurup çam ağacının tepesine çıkarsan o başka.
Hikaye bu ya, zamanın birinde bir grup haylaz öğrenci okulu asıp çam ağaçlarının altında keyif yapar. Öğrencilerden birinin annesi uzaktan onları görür.
Çocuklar akşam eve geldiğinde annesi günün nasıl geçtiğini sorar. Çocuk okula gittiklerini söyleyince anne sinirlenerek,
“Yalan söylüyorsun!” der.

Çocuk annesini kandıramayacağını anlayınca,
“Tamam anne, okula gitmedik, arkadaşlarla erik yemeye gittik.” der.
Annesi, “Nerede yediniz oğlum eriği? “ diye sorunca çocuk,

“Anne bilmiyor musun yol kenarında bir sürü ağaç var ya…” diye çıkışır.
Annesi daha da sinirlenerek,

“Oğlum ne saçmalıyorsun, onlar çam ağacı değil mi? diye bağırır.

Çocuk çam ağacında erik olma ihtimali var mı diye bir an düşünür. Yoksa üzüm mü demeliydi. En azından üzüm bütün ağaçlara sarabilir. Galiba göl maya tutmamıştı.
Hatalar yaptığımızda hep bahaneler üretiriz bu çocuklar gibi. Ama öne sürdüğümüz bahanelerin de elle tutulur bir yanı olmalıdır.

Belki de en çok yaptığımız şey dünya işlerine fazlaca dalıp sevdiklerimizi ihmal etmektir. Daha çok kazanma arzusu bazen bize daha çok şey kaybettirir. Hayatımızı dengede götürecek kadar kazanma şansına sahip olduğumuz yerde durmayıp kendimizi paralarcasına koşarız.

Hayatta bazı şeyler asla ihmal etmeye gelmez: aşk,sevgi, dostluk, arkadaşlık gibi…
İşte dünya işlerine kendimizi fazla kaptırmak bu değerleri ihmal etmemize neden olabilir.

Bahaneler sığındığımız en kolay liman olmuştur her zaman. Aynı zamanda bizi tembellik denizine çeken birer gemidir.
Bazen bahaneler üreterek bizim için emek veren insanları kırabiliyoruz. Derse girmeyip okuldan kaçan bir öğrencinin “Öğretmen zaten ders yapmıyor ki” demesi gibi, sınava çalışmamış bir öğrencinin “Öğretmenim çalışacaktım da akşam elektrikler kesildi.” demesi gibi oruç tutmak istemeyen birinin “gündüz çalışıyorum, işlerim çok ağır, fındık zamanı oruç tutmak zor” demesi gibi…

Sahi çalışmayanınız var mı?
Ya da işi çok hafif olan biri. Şöyle yattığı yerden para kazanan.

Örnekleri çoğaltabiliriz
Tuhaf olsa da çoğumuz zaman zaman çam ağacında erik yiyoruz.
Yoksa siz hiç yemediniz mi?

İsmet KAYMAK
1.03.2015 09:15:41
Yılmaz öğretmen satırların bana geçmişteki anılarımı hatırlatıryor.Bir yerlere alıp götürüyor.Tutamıyorum kendimi o zaman.Günlerden bir gün gürgenler yapraklarını açmıştı.Çayırlardan biraz yaban çileği topladım.Evden getirdiğim bir şişe ayranım var.Birde bazlama ekmeğim.Çileklerimi ayranın içine attım.Gürgen ağacının tam teğesine çıktım.Orada koltuk gibi bir yer yaptım.Üzerine şöyle bir yaslandım.Bacak bacak üzerine attım.Şöyle bir etrafa baktım.Koyunlar kuzular meleşiyor.İnekler otlukta yayılıyor.Gürgen ağacında;Bir iki yudum içtim ayranımdan.Bir iki dilim bazlama akmeğimden böldümde yedim.Gel keyfim gel dedim.Tutmayın beni zevkten dört köşe oluyorum.Yada tutun beni başım dönüyor.Düşersem yere bulursunuz beni gürgen ağacının altında........işte böyle bir günde sen ayran içtinmi gürgen ağacında.....