Bugün, 23 Nisan 2024 Salı

Selim EROĞLU


BANA ŞİFRENİ SÖYLE SANA KİM OLDUĞUNU SÖYLEYEYİM

BANA ŞİFRENİ SÖYLE SANA KİM OLDUĞUNU SÖYLEYEYİM


Bilgi çağı, uzay çağı, teknoloji çağı…
Bu adlandırmalar uzayıp gider. Sizce asrımız ne çağı olabilir?

Ben, yaşadığımız asra kendimce bir ad vermeye çalıştım. Düşündüm, taşındım, yaşadığımız zamana “şifre çağı” demeyi uygun buldum. Bilmiyorum içinizde şifresi olmayan var mı? Daha doğrusu şifresiz yaşamayı becerebilen var mı? Şahsım adına söylüyorum, şifresiz bir hayat düşünemiyorum. Son zamanlarda o kadar şifrem oldu ki, sırf bunun için ayrı bir defter bile aldım. Çünkü bu kadar şifreyi benim hafızamda ezbere tutmam mümkün değil. Onun için en iyisi mi defterde kayıt altında tutayım, dedim.

Bu modern çağda şifresiz hayat sürmek ne mümkün. Bütün ticari ve teknolojik faaliyetlerde şifrelenmek zorundasınız. Bakkala gidip alış veriş yapıyorsunuz, kartla borcunuzu ödeyeceksiniz, beyefendi şifreniz diyorlar. Kazara şifreyi unuttuysanız sizin için o an hayat durdu demektir. Nakit paran yoksa bütün aldıklarını geri bırakmak zorundasın. Bir de zan altında kalmak var. Adeta şifren kadar adamsın. Yakında bana şifreni söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim, derlerse şaşmamak gerekir.
Sabahleyin mesaiye başlıyorum, bilgisayarımın başına geçiyorum. Benden ilk istenen şifre oluyor. Şifreyi bilmiyorsam ya da unutmuşsam o gün benim için hayat durmuş demektir. Bilgisayarda tık yok. Ne yapsanız size cevap vermiyor. İlla da şifre istiyor. Şifreniz yoksa hürriyetiniz de yok oluyor.

Sanal alemde bir işlem yapacaksınız, ilk önce cebinize bir şifre gönderiyorlar. Şifreyi göndereni tanıma bile tanımıyorsunuz. Bir kullanımlık acayip bir şifre geliyor. Şifreyi devreye sokmadan sizin için hayat başlamıyor.
Şifreyi kaybetmenin suçu olmasa da bir bedeli var. Yeni şifre çıkarmak için hem zamandan oluyorsunuz, hem de paradan. Diyelim ki ÖSYM şifrenizi kaybettiniz, yenisini çıkartmak için ilk önce km`lerce uzaklıktaki irtibat bürosuna gideceksiniz. Mahcup ve suçlu bir şekilde şifrenizi kaybettiğinizi ilgili memura söyleyeceksiniz. O da sana , sen ne biçim adamsın, bu kadar önemli şifre kaybedilir mi, der gibi bakacak. Sanra da 3 tl`nizi alarak size yeni bir şifre verecek. O şifreyi muska gibi sarıp sarmalayıp saklamazsanız aynı hengame yeniden başlayacak. Bazen bu da kar etmiyor. Bazı şifreler süreliymiş. Tam hayata bağlanacaksınız, şifrenizin süresi doldu diyorlar. Hadi bakalım yenisini çıkar. Demek ki günümüzde hayat şifreleme esasına göre tanzim edilmiş.

Aslında şifre İlahi bir kural. Cenab-ı Allah, her insanı şifrelemiş. Esasında hepimiz şifreliyiz. Vücudumuzda değişmez şifrelerle geziyoruz. Önemli olan bu şifreleri bilebilmek ve ortaya koyabilmek.
Bilmem dikkatinizi çekti mi, hastanelerde artık kimlik sormuyorlar. Onun yerine avuç içi okutuyorlar. Avucunu bir cihaza yerleştiriyorsun İlahi şifren ortaya çıkıyor. Böylece suiistimallerin de önüne geçilmiş oluyor. Kişi, bu kimlik benim değil diyebilir ama bu avuç içi benim değil diyemez. Çünkü biri kul yapısı, öteki Allah yapısı.

Ben şifrelerin varlığını kabul ettim ve şifrelere teslim oldum. Zor da olsa şifreli hayata uyum sağlamaya çalışıyorum. Zaten başka da alternatifim yok.
Sadece benim için mi, herkes için böyle.
Zaman bize uymazsa biz zamana uyacağız
Sağlıcakla kalın.