Bugün, 25 Nisan 2024 Perşembe

Selim EROĞLU


BARIŞLA BÜTÜNLEŞEN BAYRAMLAR


Gelin tanış olalım
İşi kolay kılalım
Sevelim, sevilelim
Bu dünya kimseye kalmaz.
demiş Yunus Emre.

Bayramın ne olduğunu bundan daha güzel ifade eden bir düşünceye ben rastlamadım. Bayram, bu dünyanın fani olduğuna inanmaktır. Bu dünyanın fani olduğunu aklı olan herkes bilir, lakin bilgisine mütenasip yaşamakta güçlük çeker. Daha doğrusu bu faniliği uygulama aşamasında bir takım zorluklar yaşar.

Dünyanın fani olduğunun en büyük ispatı mezarlıklardır. Mezarlıkları ziyaretimizin asıl gayesi, faniliğimizin idrakine varmaktır. Kabirleri ziyaret ederiz. Hem onlara rahmet okuruz, hem de bir fani olarak kendimizin bir muhasebesini yaparız. Buna şimdilerde ´´empati ´´ diyorlar. Yani kendimizi kabirdeymişiz gibi hissetme hali.

Ben şahsen anamın, babamın, bilcümle geçmişlerimin kabirlerini ziyaret ettiğim zaman şu sesi duyar gibi olurum. Ya da bana öyle gelir: ´´ Ey beni ziyarete gelen, beni düşünen Selim, dün ben de senin gibiydim; Yarın sen de benim gibi olacaksın.´´

Evet, ben de , siz de yarın onlar gibi olacağız. Bundan kurtuluş yok.

Gururlanma insanoğlu, ölmemeye çare mi var?

Ölmemeye çare yoksa, bunca gururlanma, kibirlenme niye?

Yine Mevlana´ya sığınıyorum: ´´ Tevazuda toprak gibi ol´´

Bu toprak ki, dünya var olalı beri bütün mevcudatı üresinde taşıyor, her gün ayaklar altında paspas ediliyor , lakin bir gün olsun şikayetçi olmuyor.

Bir saniyesine bile hükmedemediğimiz bu dünya için ´fırıldak´ olmaya gerek yok. En iyisi dosdoğru olmak. Biz doğru olalım, eğrilerin cezasını da , belasını da Allah er geç verir.Eğriler , bizim doğru olmamıza mazeret teşkil etmemelidir.

´´Gelin tanış olalım´´ diyor Yunus Emre.

Tanış olmak, akabinde dost olmak. Tanışmadan dost olunmaz. Tanışmanın anahtarı da ´selamlaşma´dır.

Önce selam, sonra kelam.

Peygamberimiz, ´´ selamı aranızda yayın´´ buyurmuş. Selamın yaygınlaştırılması barışın ve huzurun teminatıdır. Toplumsal huzuru sağlamak bununla mümkündür.

Selam yaygınlaşınca küskünlükler ortadan kalkar.

İstanbul´a şeref veren Eyüp Sultan Hazretlerinin naklettiği bir hadis-i şerifte şöyle buyruluyor: ´´ Allah´a karşı en kıymetli sadaka dargın insanları barıştırmaktır.´´

Ramazan hayır ayıdır. Ramazan´da yapılan hayırlar daha makbul kabul edilir.

Hayır yapmak için zekat veriyoruz, sadaka veriyoruz, iftar veriyoruz, selam veriyoruz.

Peki, bunların dışında hayır yapmak için kaç dargını barıştırdık? Barışa giden yolda kaç gönle girebildik?

Benim köyümde namaz sonrası bayramlaşma halkası oluşturuluyor. Maalesef seneden seneye halkaya gir
meyenlerin sayısı artıyor. Kim bilir ne derdi var, bayram namazını kılıyor , fakat bayramlaşamıyor. Üzerinde durulması gerekmez mi? Bayram
barışmaktır. Barışamayan toplumların bayramları formaliteden öteye gitmez.

Ben olsam hocaların yerinde ne kadar zekat verdin, ne kadar ne kadar sadaka verdin sorularından önce ´´bu Ramazan´da kaç dargını barıştırdın arkadaş ´´ diye sorarım. En çok kişiyi barıştırana ödül veririm. Onu onurlandırırım.

En hayırsever kimdir?

Bana göre en hayırsever en zengin olan değildir. En hayırsever, küskünleri barıştırmada rekor kırandır.

Gelin , bayram günleri Yunus Emre´nin yazımın başında zikrettiğim şu dörtlüğünü aklımızdan hiç çıkarmayalım.

Gelin tanış olalım

İşi kolay kılalım

Sevelim, sevilelim

Bu dünya kimseye kalmaz.

Herkese barışla bütünleşen bir bayram diliyorum.