Bugün, 20 Nisan 2024 Cumartesi

Seyfi GÜNAÇTI


Başkentimiz Ankara


Ankara ile ilk tanışmam 1964 Ağustos´una rastlar. İmam Hatip Okulu parasız yatılı (sözlü) sınavları için rahmetli babamla Adana´ya giderken uğramış ve bir gece kalmıştık. O günden bu yana kaç defa gittiğimi hatırlamıyorum. Fakat yine de İstanbul kadar tanıdığımı söyleyemem.

Bülent Çavuşoğlu Anadolu Lisesi´nde görev yaparken Nisan 2008´de Ankara´ya bir okul gezisi düzenlemiştik. İkinci okul gezimiz tam 10 yıl sonra gerçekleşti. Geçen Perşembe günü de Fatih Anadolu Lisesi ile Ankara´ya bir gezi yaptık. Aslında bu geziyi geçen Nisan ayında yapmayı planlamış, ancak aynı tarihlerde hem okul müdürü, hem de müdür yardımcısının Ankara´da görevleri olması sebebiyle geziyi yapamamıştık.

Uzun süreli bir hazırlık ve randevu alma trafiğinden sonra 17 Ekim Çarşamba akşamı saat 23.30´da, Müdür Yardımcısı Abdullah Var´ın başkanlığında 28 öğrenci ile Terme Cumhuriyet Meydanı´ndan hareket ettik. Ünye´den gelen 7 öğrencinin yanı sıra 7 öğrencimizi de Çarşamba ve köylerinden aldık. Merzifon çıkışında yaşadığımız kısa süreli lastik sorunundan sonra Perşembe sabahı 08.15´de Ankara Başkent Öğretmenevine ulaştık.


Ben bu geziyi düzenlerken; öğrencilerimizin Başkentimiz Ankara´yı, devletin yasama kurumu ve kalbi TBMM´ni tanımasını, bazı üniversiteleri görerek gelecekte yapacakları tercihlerde kendilerine yol gösterici olmayı hedeflemiştim.
Planladığımız yerlerin hepsini gördüğümüz ve gezdiğimiz için ?amaca ulaştık´ diyebilirim.


Herkes sıra ile açık büfeden kahvaltılarını aldılar. Tıklım tıklım değilse bile yemek salonunu dolu gördüm. Buna şaşırmadım desem yalan olur. Bu kadar insan neden evlerinde kahvaltı yapmıyor da burada yapıyorlardı? Yoksa bu kadar insan öğretmenevinde mi konaklıyordu?


Gezinin her anını kaydetmek istiyorum ama bir öğrencimiz beni engelliyor: Buse Ebrar Ateş. ?Hocam, benim öyle habersiz fotoğrafımı çekmeyin. Kendime çeki düzen vermeliyim? diyor. Halbuki habersiz çekilirse daha tabii olur diye düşünüyorum. Elbette bu, her durum için geçerli değil!


Kahvaltıdan sonra Anıtkabir´in yolunu tutuyoruz. Rehberimiz Abdussamet Mutlu, ?Mozoleyi görebiliriz ama alt katta bulunan kabri görmeye izin vermiyorlar? dedi. Meclis´teki randevumuza vaktinde yetişebilmek için bu durum lehimize.


Aslanlı Yol´da yürürken sabahın bu erken vaktinde çok sayıda Japon ve Çinli´ye rastlamak bizi şaşırtıyor. Rehberimiz, tören havuzunun bize göre sağında bulunan bayrak direğini gösteriyor ve ?Dikildiği tarihte Türkiye´nin en yüksek bayrak gönderiydi? diyor. Şimdi hemen her tarafta ondan daha yüksek bayraklar var.


Atatürk´ün mozolesini ziyaretten ayrılırken bir temizlik görevlisi dikkatimi çekti. Yağmur yok, çamur yok, elinde süpürgesi ve faraşı ile yerde çer çöp arıyor. Burada ne çöpü olacak ki? Ama o yine de süpürüyor.


Yanına yaklaştım, selam verdikten sonra ?İşler nasıl?? dedim. Önce anlamadı. ?Güneşten bunalmıyorsun. Üstüne de yağmur yağmıyor. Yani işin zor mu kolay mı?? dedim. Bir şey söyleyecek gibi oldu ama sonunda, ?Allah´a şükür, bir şikâyetim yok? dedi.


Sohbet memleket üzerine gelince kütüphanede Tonyalı bir hemşerimiz olduğunu söyledi. Gruba bilgi verdikten sonra ?nur´larla mücehhez Beyzanur, Büşranur ve Semanur ile birlikte karşıda gösterilen kütüphaneye gittik.

Hemşerimiz bizi iyi karşıladı. Büyükçe bir bez torba içinde Atatürk posterleri, Anıtkabirle ilgili kitap ve broşürler verdi. Beyzanur, ?Ben cimriyim, bunları kimseye vermem? diyordu ama ne hikmetse daha otobüsten inmeden torbayı bana hibe etti!


Bu sırada Milletvekili Fuat Köktaş´ın sekreterinden gelen telefon beni rahatlattı. Önceleri bizi saat 11.00´de beklediğini söylüyor ve ?Aman geç kalmayın!? diye sıkı sıkı tembih ediyordu. Bu durumda Ankara Üniversitesi´ne ancak yarım saat zaman ayırabilecektik. Şimdi ise, ?Vekilimizin Orman Bakanı ile bir görüşmesi çıktı. 11.30´da gelebilirsiniz. Hatta 12.00´de gelseniz de olur? diyordu. Bu, iyi haberdi.


Anıtkabir´den sonraki durağımız Ankara Üniversitesi´ydi. Üniversitenin Tandoğan kampüsünü gezecektik.


Gezinin sonraki bölümü için haftaya görüşmek üzere, sağlıcakla kalın.