Bugün, 19 Nisan 2024 Cuma

Mehmet TÜRKAN


“BERAT” KELİMESİNİN TAHLİLİ            

“BERAT” KELİMESİNİN TAHLİLİ            


 

            Daha önce birkaç yazımda kelime tahlilleri yapmaya çalışmıştım. Bu günkü yazımı da yakında idrak ettiğimiz Berat Gecesi’nden ilhamla “Berat, Beraat ” kelimesine ayırdım.

            Berat kelimesi değişik sözlüklerde şöyle anlamlandırılmıştır.

Şemsettin Sami Kamus-ı Türki’de Berat için şöyle diyor:  (Ar) Beri ve vareste olma, bir işe zî-methal olmama, muaf ve müstesna olma, muafiyet, istisna, bir da’vanın neticesinde pak ve ilişiksiz çıkma. Berat-ı zimmet: Zimmetinde bir şey olmaması.

Ahmet Vefik Paşa Lehçe-i Osmani’de şöyle anlatılmıştır: rütbe ve me’muriyet kağıdı, imtiyaz fermanı, havale pusulası, hüccet, imtiyaz, berat gecesi.

Hüseyin Remzi’nin Lugat-ı Remzi’sinde şöyle anlatılmıştır: Canib-i devletten verilen imtiyaz fermanı ve imtiyaz senedi, mektubu. Leyletü’l Berat, Berat Gecesi ki Şaban-ı Şerifin on beşinci gecesinden ibarettir.

Ferit Develioğlu Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lügat’inde beratı şöyle ifade etmiştir: Rütbe, nişan ve imtiyaz verildiğini bildiren ferman. Berat-ı Cibâyet:  Vergi, resim ve icâre gibi hazineye yahut vakfa ait paraları toplamak yetkisi veren vesika. Berat Gecesi: Peygamberimize, peygamberliğin bildirildiği Şaban ayının on beşinci gecesi. Berat-ı Hümayun: padişahlara mahsus ferman.

TDK Türkçe Sözlük’te ise şöyle yer bulmuştur: Berat (Ar. isim): Bir buluştan, bir haktan yararlanmak için devletçe verilen belge, patent. Osmanlı Devleti'nde bir göreve atanan, aylık bağlanan, san, nişan veya ayrıcalık verilen kimseler için çıkarılan padişah buyruğu.

Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’nde ise berat şöyle anlatılmıştır: “Bir adı da nişan olan ve ilk devirlerde biti ve misal de denilen berat, bir memuriyete tayin, bir gelirden tahsis, bir şeyin kullanılma hakkı, bir imtiyaz veya muafiyetin verildiğini gösteren ve padişahın tuğrasını taşıyan belge olup ancak tuğranın sahibi olan padişahın saltanatı süresince geçerliydi. Beratın yeni tahta çıkan padişah zamanında da geçerliliğini koruyabilmesi için “tecdid” olduğu belirtilen yenisi verilirdi. Bir bölgede tahrir yapıldığında da beratlar yenilenirdi. Bundan başka beratın kaybı halinde “zâyi”den olduğuna işaret edilen yenisi verilirdi. Berat sahibinin ölümü veya sahip olduğu şeyden feragat (kasr-ı yed) etmesi hallerinde ise münhal kalan vazife veya memuriyet ehil olan bir başkasına tevcih edilirdi. Bir önceki şahsa verilen berat geri geldiğinde ise derkenar olarak defter kayıtlarına işlenirdi.[1] 

Berat Arapça berâe/berâet (البرائة) kelimesinin Türkçeleşmiş şeklidir. Berâet, “iki şey arasında ilişki olmaması; kişinin bir yükümlülükten kurtulması veya yükümlülüğünün bulunmaması” anlamına gelir. Şâban’ın on beşinci gecesinde Müslümanların Allah’ın affı ve bağışlaması ile günah yükünden kurtulacağı umularak bu geceye Berat gecesi denmiştir. Berat gecesi için Arapça eserlerde “Şâban’ın ortasındaki gece”, “mübarek gece”, “rahmet gecesi” ve “sak gecesi” mânalarına gelen terkipler kullanılmaktadır.

Berat gecesi Müslümanlarca kutsal sayılmış, bu gecenin diğer gecelerden farklı bir şekilde geçirilmesi, bu gecede daha fazla ibadet edilmesi âdet halini almıştır. Hz. Peygamber’in, “Allah Teâlâ -rahmetiyle- Şâban’ın on beşinci gecesi dünya semasında tecelli eder ve Kelb kabilesi koyunlarının kılları sayısından daha fazla kişiyi bağışlar” buyurduğu rivayet edilmiştir.[2] Aslında daha uzun bilgiler mevcut idi ancak bir haftalık yazıya bu kadar sığdı.

            Beratınız mübarek olsun, Selam ve dua ile....

 

 

[1] https://islamansiklopedisi.org.tr/berat--belge

[2] https://islamansiklopedisi.org.tr/berat-gecesi