Bugün, 26 Nisan 2024 Cuma

Selim EROĞLU


BİLGE KRAL


Bugün Avrupa´nın bağrında Müslüman bir Bosna-Hersek devleti varsa bunu büyük oranda ?Bilge Kral? diye şöhret bulmuş Aliya İzzetbegoviç´e borçluyuz.

Bilge Kral, 8 Ağustos 1925´te doğmuş, 19 Ekim 2003 tarihinde 78 yaşında iken ahirete irtihal etmiş.

Biz, bilge kişilerimizin değerini maalesef hayatta iken pek bilemiyoruz. Onlara hak ettiği değeri yaşarken veremiyoruz.


Herkes kral olabilir ama bilge olamaz. O hem âlimdi hem de arifti. İlimle hikmeti şahsında cem etmişti. Sırp zulmüne kadar böyle âlim ve fazıl bir şahsiyetten haberimiz yoktu. 

O´nun düşünen, düşündüğünü kitaplaştıran devlet adamlığının yanı sıra bilge bir mutasavvıf olduğunu yeni öğrendik.

Ölümünün hemen sonrasında okullarda, fikirlerini ihtiva eden bir kitap dağıtılmıştı. Kitabı, o zamanlar baştan sona okudum. Kendimce önemli gördüğüm yerlerin altını çizdim.


Şunu gördüm, karşımızda Batı´nın düşünürlerine taş çıkartacak bir bilge kişi duruyordu.


Onun düşünce pınarı İslâm´dı. Bütün İslâmî ilimleri öğrenmişti. Şu bir gerçek, ortada özünden kopmamış bir millet varsa o, er ya da geç zafere ulaşır.


Su akar mecrasını bulur.


O, eserinde ?acı olan düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliğiydi? diyor. Ne acı bir tespit. Bize de bir sitem var mı bilmiyorum. Umarım zor zamanlarında Bosna-Hersekli kardeşlerimize sessiz kalmamışızdır.


O´nun şu sözü beni çok düşündürmüştür:


?Savaşı yenilince değil, düşmana benzeyince kaybedersiniz.?


Ne harikulâde bir tespit.


Savaştır bu, yenersin yenilirsin. Savaşta kaybedersen şehit olur, cennete gidersin; kazanırsan gazi olur, şerefli bir hayat sürersin. Her halükarda kazanmış olursun.


Ya düşmana benzersek?


İşte Bilge Kral´ın dikkat çekmek istediği işin püf noktası burası. Yani inanç olarak kültürel olarak savaşı kaybetmek.


Asıl korkunç olan bu durum.


Kazandım sanıyorsun ama kaybetmişsin farkında değilsin.


Buna sömürgecilik deniz, asimilasyon denir, kültür erozyonu denir.


Hasan, Hans´a benzerse savaşı kaybetmiş demektir.


Bugün Avrupa´nın göbeğinde bunca mücadelelerden sonra Müslüman bir devlet varsa Hasan, Hans´a benzemediği
içindir. Şâyet Hasan, Hans´a benzeseydi, bugün bizim de varlığımız tehlikede olurdu.


Böyle bir tehlike geçmiş midir? Asla!


Hak-batıl mücadelesi ilelebet devam ediyor.


Asırlardır üzerimiz oynan oyunların tamamı hilâli haça benzetme gayretleridir.


Şunu asla unutmayalım. Zehri hiçbir zaman bakır kâsede sunmazlar, hep altın kâsede sunarlar. Gaye altının
büyüsünden istifade ile zehri yutturmaktır.


Bu tehlikeyi Bilge Kral 78 yıllık ömründe düşmanlarla iç içe yaşayarak bizzat müşahede etmiştir. Görmüş ki tehlikeyi
haber veriyor.


Bize ilk önce ?şuur? lazım.


Şuur da başta Bilge Kral´ın fikirlerini okumak ve uygulamakla mümkündür.


Felsefe derslerinde Bilge Kral´ın fikirleri öğretilsin, bu gençlik dağları yırtar, enginlere sığmaz, taşar.


O, hayatı dört sözle özetlemiş: Din, dua, çalışma ve bilim.


O´nu hakkıyla anlayanın istikbali parlak olur.


Ruhu şad mekânı cennet olsun.